Günümüzde
birçok insan ilişkiye beklentilerle girmektedir. Her insanın kendine
göre beklentisi vardır. Kimisi sevilmek, kimisi yalnızlığından
kurtulmak, kimisi zengin bir eş bulmak, kimisi cinsellik, kimisi kendi
kişisel yaşantısındaki bir duygunun tatmini için. Tabiî ki bunların büyük
bir kısmı hüsranla bitmekte geri kalanlar ise sürüncemede devam
etmektedir.
İnsanlar
arasında ilişki kurulması doğal bir olaydır. Yaşamın gelişmesi için
gerekli bir olaydır. Ancak biz insanlar ilişkilerde sürekli egolarımızı
ön plana çıkartmamız ve beklentilerle davranmamız nedeniyle ne yazık ki
bizi mutlu edecek türde bir ilişki yaşayamıyoruz.
Malum
hepinizin bildiği ya da bir yerlerden duyduğu evrensel yasalardan biri
olan çekim yasası hayatımızın bir parçası durumundadır. Hayatımızda ne
yaşıyorsak, şu anda başımıza ne geliyorsa bu bizim geçmişteki ekmiş
olduğumuz düşüncelerimizin bir ürünü olarak hayatımızda yaşamaktayız.
Evrende
iki farklı çekim vardır. Fiziksel dünyada da zıt kutuplar (mıknatıs)
birbirini çekerken ruhsal dünyada aynı frekansta olan düşünceler
birbirini çeker. Yani aynı düşünceye sahip insanlar birbirlerini çeker.