Images

İç Duygularımızı Gözlemlemek

    Kendinizi gözlemleyerek zihinsel – duygusal halinizi izlemeyi bir alışkanlık haline getirin.’’Ben şu anda huzurlu muyum? ’ sorusu kendinize sık sık sorabileceğiniz iyi bir sorudur. Ya da , ‘’ Şu anda içimde ne oluyor?'' diye  sorabilirsiniz. İçinizde ne olduğuyla, en azından dışarıda ne olduğuyla ilgilendiğiniz kadar ilgilenin. Eğer içinizi yoluna koyarsanız, dışarısıda yoluna girecektir.  Esas realite içinizde, ikincil realite dışınızdadır. Ama bu soruları hemen yanıtlamayın. Dikkatinizi içinize yöneltin. İçinize bir bakın.. Zihniniz ne tür düşünceler üretiyor. Ne hissediyorsunuz.  Dikkatinizi bedeninize yöneltin. Bedeninizde bir gerilim hissediyormusunuz?  Bir kez düşük düzeyde bir huzursuzluk, geri planda bir cızırtı bulunduğunu saptadığınızda , şimdiyi yadsıyarak, yaşamdan nasıl kaçtığınızı, ona  nasıl direndiğinizi ya da onu nasıl yadsıdığınızı görmeye çalışın. İnsanların şimdiki an’a  bilinçsizce direnmelerinin bir çok yolu vardır.  Size birkaç örnek vereceğim.

     Uygulamayla, sizin  kendinizi  gözlemleme, içsel halinizi izleme  gücünüz keskinleşecektir.

     Yaptığınız  şeyi yaptığınız için  içerliyor musunuz?  Bu sizin  işiniz olabilir, ya  da siz bir şeyi yapmayı kabul etmişinizdir  ve onu yapmaktasınızdır, ama bir yanınız ona içerlemekte ve direnmektedir. Size yakın bir insana karşı  açığa vurulmamış bir içerleme taşıyor musunuz ? Bundan dolayı yaydığınız enerjinin çok zararlı etkileri olduğunun, onunla hem kendinizi , hem de çevrenizdekileri kirlettiğinizin farkında  mısınız ? İçinize iyice bir bakın. İçinizde  içerlemenin, gönülsüzlüğün en ufak bir kırıntısı var mı ? Eğer varsa, onu hem zihinsel hem de duygusal düzeyde gözlemleyin. Zihniniz bu durumla ilgili nasıl düşünceler üretiyor ? Sonra duyguya bakın, bedeniniz bu düşünceler hangi duyguyla tepki gösteriyor ?Duyguyu hissedin. O hoş bir his mi, yoksa nahoş bir his mi veriyor?  O içinizde bulunmasını  gerçekten seçeceğiniz bir enerjimi?   Siz bir seçime sahipmisiniz?

    Belki siz aldatıldınız, sömürüldünüz, belki meşgul olduğunuz faaliyet sıkıcı, usandırıcıdır, belki size yakın olan biri sahtekardır, sinir bozucudur ya da bilinçsizdir, ama  tüm bunlar konu dışıdır. Bu durumla ilgili düşüncelerinizin ve duygularınızın geçerli bir nedeninin olup olmaması,  sizin haklı olup olmamanız hiç fark etmez. Gerçek, sizin olana direnmenizdir. Siz şimdiki an’ı bir hasım, bir düşman haline getirmektesinizdir. İçsel ve dışsal olan arasında mutsuzluk ve çatışma yaratmaktasınızdır. Sizin  mutsuzluğunuz sadece içsel varlığınızı ve çevrenizdekileri değil, aynı zamanda ayrılmaz bir parçası olduğunuz ortak insan  psişesini kirletmektedir. Gezegenin kirlenmesi, sadece içsel psişik bir kirlenmenin- milyonlarca bilinçsiz bireyin içsel alanının sorumluluğunu üstlenmemesinin-dışsal bir yansımasıdır.

    Bu durumda , ya yaptığınız her şeyi yapmayı bırakın, ilgili kişiyle konuşup ne hissettiğinizi tam olarak ifade edin, ya da zihninizin bu durum çerçevesinde yarattığı, ve  sahte  bir benlik duygusunu güçlendirmekten başka  bir amaca hizmet etmeyen olumsuzluğu bırakın.  Onun boşunalığını, yararsızlığını görüp kabul etmek önemlidir.  Olumsuzluk bir durumla başa çıkmanın asla en iyi, en uygun yolu değildir. Aslında, çoğu durumda o  sizin içinde eli kolu bağlı, sıkışmış bir halde tutar, gerçek  değişimi engeller. Olumsuz enerjiyle yapılan herhangi bir şey onun tarafından kirletilecek ve zamanla daha fazla acıya, daha fazla mutsuzluğa neden olacaktır. Dahası her olumsuz iç hali bulaşıcıdır. Mutsuzluk fiziksel bir hastalıktan daha kolayca yayılır.



Kendinizi gözlemleyerek zihinsel – duygusal halinizi izlemeyi bir alışkanlık haline getirin.’’Ben şu anda huzurlu muyum? ’ sorusu kendinize sık sık sorabileceğiniz iyi bir sorudur. Ya da , ‘’ Şu anda içimde ne oluyor?'' diye  sorabilirsiniz. İçinizde ne olduğuyla, en azından dışarıda ne olduğuyla ilgilendiğiniz kadar ilgilenin. Eğer içinizi yoluna koyarsanız, dışarısıda yoluna girecektir.  Esas realite içinizde, ikincil realite dışınızdadır. Ama bu soruları hemen yanıtlamayın. Dikkatinizi içinize yöneltin. İçinize bir bakın.. Zihniniz ne tür düşünceler üretiyor. Ne hissediyorsunuz.  Dikkatinizi bedeninize yöneltin. Bedeninizde bir gerilim hissediyormusunuz?  Bir kez düşük düzeyde bir huzursuzluk, geri planda bir cızırtı bulunduğunu saptadığınızda , şimdiyi yadsıyarak, yaşamdan nasıl kaçtığınızı, ona  nasıl direndiğinizi ya da onu nasıl yadsıdığınızı görmeye çalışın. İnsanların şimdiki an’a  bilinçsizce direnmelerinin bir çok yolu vardır.  Size birkaç örnek vereceğim.



     Uygulamayla, sizin  kendinizi  gözlemleme, içsel halinizi izleme  gücünüz keskinleşecektir.



     Yaptığınız  şeyi yaptığınız için  içerliyor musunuz?  Bu sizin  işiniz olabilir, ya  da siz bir şeyi yapmayı kabul etmişinizdir  ve onu yapmaktasınızdır, ama bir yanınız ona içerlemekte ve direnmektedir. Size yakın bir insana karşı  açığa vurulmamış bir içerleme taşıyor musunuz ? Bundan dolayı yaydığınız enerjinin çok zararlı etkileri olduğunun, onunla hem kendinizi , hem de çevrenizdekileri kirlettiğinizin farkında  mısınız ? İçinize iyice bir bakın. İçinizde  içerlemenin, gönülsüzlüğün en ufak bir kırıntısı var mı ? Eğer varsa, onu hem zihinsel hem de duygusal düzeyde gözlemleyin. Zihniniz bu durumla ilgili nasıl düşünceler üretiyor ? Sonra duyguya bakın, bedeniniz bu düşünceler hangi duyguyla tepki gösteriyor ?Duyguyu hissedin. O hoş bir his mi, yoksa nahoş bir his mi veriyor?  O içinizde bulunmasını  gerçekten seçeceğiniz bir enerjimi?   Siz bir seçime sahipmisiniz?



    Belki siz aldatıldınız, sömürüldünüz, belki meşgul olduğunuz faaliyet sıkıcı, usandırıcıdır, belki size yakın olan biri sahtekardır, sinir bozucudur ya da bilinçsizdir, ama  tüm bunlar konu dışıdır. Bu durumla ilgili düşüncelerinizin ve duygularınızın geçerli bir nedeninin olup olmaması,  sizin haklı olup olmamanız hiç fark etmez. Gerçek, sizin olana direnmenizdir. Siz şimdiki an’ı bir hasım, bir düşman haline getirmektesinizdir. İçsel ve dışsal olan arasında mutsuzluk ve çatışma yaratmaktasınızdır. Sizin  mutsuzluğunuz sadece içsel varlığınızı ve çevrenizdekileri değil, aynı zamanda ayrılmaz bir parçası olduğunuz ortak insan  psişesini kirletmektedir. Gezegenin kirlenmesi, sadece içsel psişik bir kirlenmenin- milyonlarca bilinçsiz bireyin içsel alanının sorumluluğunu üstlenmemesinin-dışsal bir yansımasıdır.

    Bu durumda , ya yaptığınız her şeyi yapmayı bırakın, ilgili kişiyle konuşup ne hissettiğinizi tam olarak ifade edin, ya da zihninizin bu durum çerçevesinde yarattığı, ve  sahte  bir benlik duygusunu güçlendirmekten başka  bir amaca hizmet etmeyen olumsuzluğu bırakın.  Onun boşunalığını, yararsızlığını görüp kabul etmek önemlidir.  Olumsuzluk bir durumla başa çıkmanın asla en iyi, en uygun yolu değildir. Aslında, çoğu durumda o  sizin içinde eli kolu bağlı, sıkışmış bir halde tutar, gerçek  değişimi engeller. Olumsuz enerjiyle yapılan herhangi bir şey onun tarafından kirletilecek ve zamanla daha fazla acıya, daha fazla mutsuzluğa neden olacaktır. Dahası her olumsuz iç hali bulaşıcıdır. Mutsuzluk fiziksel bir hastalıktan daha kolayca yayılır.

 Kendinizi gözlemleyerek zihinsel – duygusal halinizi izlemeyi bir alışkanlık haline getirin.’’Ben şu anda huzurlu muyum? ’ sorusu kendinize sık sık sorabileceğiniz iyi bir sorudur. Ya da , ‘’ Şu anda içimde ne oluyor?'' diye  sorabilirsiniz. İçinizde ne olduğuyla, en azından dışarıda ne olduğuyla ilgilendiğiniz kadar ilgilenin. Eğer içinizi yoluna koyarsanız, dışarısıda yoluna girecektir.  Esas realite içinizde, ikincil realite dışınızdadır. Ama bu soruları hemen yanıtlamayın. Dikkatinizi içinize yöneltin. İçinize bir bakın.. Zihniniz ne tür düşünceler üretiyor. Ne hissediyorsunuz.  Dikkatinizi bedeninize yöneltin. Bedeninizde bir gerilim hissediyormusunuz?  Bir kez düşük düzeyde bir huzursuzluk, geri planda bir cızırtı bulunduğunu saptadığınızda , şimdiyi yadsıyarak, yaşamdan nasıl kaçtığınızı, ona  nasıl direndiğinizi ya da onu nasıl yadsıdığınızı görmeye çalışın. İnsanların şimdiki an’a  bilinçsizce direnmelerinin bir çok yolu vardır.  Size birkaç örnek vereceğim.



     Uygulamayla, sizin  kendinizi  gözlemleme, içsel halinizi izleme  gücünüz keskinleşecektir.



     Yaptığınız  şeyi yaptığınız için  içerliyor musunuz?  Bu sizin  işiniz olabilir, ya  da siz bir şeyi yapmayı kabul etmişinizdir  ve onu yapmaktasınızdır, ama bir yanınız ona içerlemekte ve direnmektedir. Size yakın bir insana karşı  açığa vurulmamış bir içerleme taşıyor musunuz ? Bundan dolayı yaydığınız enerjinin çok zararlı etkileri olduğunun, onunla hem kendinizi , hem de çevrenizdekileri kirlettiğinizin farkında  mısınız ? İçinize iyice bir bakın. İçinizde  içerlemenin, gönülsüzlüğün en ufak bir kırıntısı var mı ? Eğer varsa, onu hem zihinsel hem de duygusal düzeyde gözlemleyin. Zihniniz bu durumla ilgili nasıl düşünceler üretiyor ? Sonra duyguya bakın, bedeniniz bu düşünceler hangi duyguyla tepki gösteriyor ?Duyguyu hissedin. O hoş bir his mi, yoksa nahoş bir his mi veriyor?  O içinizde bulunmasını  gerçekten seçeceğiniz bir enerjimi?   Siz bir seçime sahipmisiniz?



    Belki siz aldatıldınız, sömürüldünüz, belki meşgul olduğunuz faaliyet sıkıcı, usandırıcıdır, belki size yakın olan biri sahtekardır, sinir bozucudur ya da bilinçsizdir, ama  tüm bunlar konu dışıdır. Bu durumla ilgili düşüncelerinizin ve duygularınızın geçerli bir nedeninin olup olmaması,  sizin haklı olup olmamanız hiç fark etmez. Gerçek, sizin olana direnmenizdir. Siz şimdiki an’ı bir hasım, bir düşman haline getirmektesinizdir. İçsel ve dışsal olan arasında mutsuzluk ve çatışma yaratmaktasınızdır. Sizin  mutsuzluğunuz sadece içsel varlığınızı ve çevrenizdekileri değil, aynı zamanda ayrılmaz bir parçası olduğunuz ortak insan  psişesini kirletmektedir. Gezegenin kirlenmesi, sadece içsel psişik bir kirlenmenin- milyonlarca bilinçsiz bireyin içsel alanının sorumluluğunu üstlenmemesinin-dışsal bir yansımasıdır.

    Bu durumda , ya yaptığınız her şeyi yapmayı bırakın, ilgili kişiyle konuşup ne hissettiğinizi tam olarak ifade edin, ya da zihninizin bu durum çerçevesinde yarattığı, ve  sahte  bir benlik duygusunu güçlendirmekten başka  bir amaca hizmet etmeyen olumsuzluğu bırakın.  Onun boşunalığını, yararsızlığını görüp kabul etmek önemlidir.  Olumsuzluk bir durumla başa çıkmanın asla en iyi, en uygun yolu değildir. Aslında, çoğu durumda o  sizin içinde eli kolu bağlı, sıkışmış bir halde tutar, gerçek  değişimi engeller. Olumsuz enerjiyle yapılan herhangi bir şey onun tarafından kirletilecek ve zamanla daha fazla acıya, daha fazla mutsuzluğa neden olacaktır. Dahası her olumsuz iç hali bulaşıcıdır. Mutsuzluk fiziksel bir hastalıktan daha kolayca yayılır.

    Siz dünyayı kirletiyormusunuz, yoksa kirliliği temizliyor musunuz?  Siz , tıpkı gezegenden  sorumlu olduğunuz gibi, içsel alanınızdan da sorumlusunuz ; bundan,  başka kimse sorumlu değildir. İçiniz nasılsa  dışarısı da öyledir: Eğer insanlar içsel kirliliği temizlerlerse, dışsal kirlilik  yaratmayı da bırakacaklardır.
Images

Aklın kimyası ile aşkın kimyası

Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler.

Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: Bırak kendini, ko gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!


Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.

Şems-i Tebriz
Images

İç Barışın Belirtileri

Eski deneyimlere dayanan korkulardan kaynaklanan düşünceler yerine, ani, kendiliğinden düşünme ve davranma eğilimi.

Uyanık geçirilen her anı Kuşkulardan arınmış ve neşe içinde geçirme yetisi.

 Başkalarını yargılamaya ilginin azalması.

Başkalarının davranışlarını yorumlamaya ilginin azalması.

 Çatışmalara ilginin azalması.


Kaygılanma ve vesvese yetisinin azalması (Bu çok ciddi bir belirtidir).

Sık sık, karşı konulmaz şükran duygularıyla dolma.

Doğayla ve başkalarıyla bağlantı içinde olmaktan dolayı doyumluluk.


Olayları baskı ve zorlamayla gerçekleştirmeye çalışmak yerine, doğal akışları içinde dönüşüme izin verme eğiliminde artış.

Başkalarından yayılan sevgiyi algılamaya duyarlılıkta artış ve sevgiye dolaysızca sevgiyle karşılık verebilme hazırlılığı.
Images

Soruna Değil, Çözüme odaklanın!!!

Doğru soruyu sor ve beyninin hayatını yönlendirecek cevabı bulmasına izin ver.

Kişinin nasıl hissettiğini ve ne yaptığını saptayan, yani eylemlerini yönlendiren, yaşamını şekillendiren, olaylar değil yaşam deneyimlerini kendi kendine nasıl değerlendirdiği ve yorumladığıdır.

Düşünmek dediğimiz şey aslında bir dizi soru sorup cevaplamak... Bizim aslında her an yaptığımız şey sorular sorup, o soruların cevabını beklemek yada aramak. O halde, yaşamımızın kalitesini arttırmak istiyorsak kendi kendimize sormayı adet edindiğimiz soruları değiştirmek zorundayız.

Yapılan araştırmalarda Başarılı gözüken insanla Başarısız insanlar arasındaki fark; Başarılı insanların daha iyi sorular sormaları, dolayısıyla daha iyi cevaplar almaları. Aynı zamanda insanların yaşam kalitelerindeki fark, sürekli sordukları sorular arasındaki farktan gelir.

Özürlü insanların güçlü sorular sorarak belli alanlarda uzmanlaşarak, sağlıklı insanlardan çok daha Başarılı sonuçlar elde ettiklerini görmüşsünüzdür. Neden ben tanrım? Ne yararı var? Denemeye ne gerek var? sorularını sormak yerine, bu durumu nasıl kullanabilirim? Beni sınırlıyormuş gibi gözüken özrüme rağmen, başkalarının hayatlarına nasıl katkıda bulunabilirim? sorularını sordukları için sınırlarını aşarak Başarıyı yakalayabilmişlerdir.

Sorduğumuz sorular aynı zamanda bizim sınırlarımızı da belirler. Hayatımızdaki bütün sınırlarımızı kendi kendimize sorduğumuz sorular belirler, ilişkilerimizden gelirimize, yeteneklerimize kadar.



Sorular, bilinçaltımızın dileklerimizi yerine getirmesine izin veren sihirli birer araçtır. O yüzden soru sorarken dikkatli olmalıyız. Bilinçaltımız sorduğumuz soruları birer emir olarak algılar. Ve cevabını bulmak için otomatik bir program başlatır. Bilinçaltı olumsuz –me, -ma eklerini algılamaz. Bunu yapmaMAlıyım, dediğinizde bilinçaltı bunu yapmak istediğiniz bir şeymiş gibi algılar ve bunu yapmanız için elinden geleni yapar. Bu yüzden yapmak istemediğimiz şeylere değil, yapmak istediğimiz şeylere odaklanmalıyız. Yalnız sorduğumuz sorular değil, sormadığımız sorularda hayatımızı etkiler

Sorduğumuz sorular bizim odak noktamızı belirler. Karşınıza çıkan her türlü sorun için kullanabileceğiniz, sizi probleme değil çözüme odaklayacak olan soruları aşağıda bulabilirsiniz. Bu sorular sizi soruna değil, çözüme odaklayacaktır. Tabii ki kullanırsanız.

Problem çözen sorular:

 Bu problemin harika yanı nedir?
 Neler henüz mükemmel değil?
Bunu istediğim hale getirmek için neleri yapmaya istekliyim?
Bunu istediğim hale getirmek için neleri yapmamaya istekliyim?
Bunu istediğim hale getirmek için gerekenleri yaparken bu süreci nasıl zevkli kılabilirim?
O zaman bütün bunlardan çıkan sonuç, sürekli olarak sizi güçlendiren soruları sormakla ilgili alışkanlık kazanmanız gerekir.


Özellikle kriz anlarında güçlendirici soruları sormak gerekir.Her sabah uyandığımızda kendi kendimize otomatik olarak sorular sorarız. İşe gitmek zorunda mıyım? İşyerinde ne tür zorluklar beni bekliyor? Acaba trafik ne kadar kötü? sorularını sormak yerine, sabahları aşağıdaki soruları sorarak nasıl bir gün geçireceğinizi belirleyebilirsiniz. Unutmayın sorularınızın kalitesi gününüzün kalitesini belirleyecektir.

Bu yazıyı okuyup geçenlerden olacağınızı sanmıyorum. Kendi kendine kazık atacak tiplerden değilseniz, bu soruları not alın ve sabahları kendi kendinize sorarak yaşamınızda bir fark yaratın. Bunu bugün yapın. Ertelemeyin.

 Güçlendiren sabah soruları

Şu anda hayatımda beni mutlu eden şey ne?
Şu anda hayatımda bana heyecan veren şey ne?
Şu anda hayatımda neyden gurur duyuyorum?
Şu anda hayatımda neye minnet duyuyorum?
Şu anda hayatımda en çok neyden zevk alıyorum?
Şu anda hayatımda adanmış olduğum şey ne?
Kimleri seviyorum? Kimler beni seviyor?

Bu soruların her birine birkaç cevap bulmaya çalışın. Eğer bir cevap gelmezse, ne olabilirdi kelimesini ekleyin. Örneğin, şu anda hayatımda mutlu eden bir şey olsaydı, ne olabilirdi?

Yaşamınızda gerçek anlamda bir değişiklik yaratmak istiyorsanız, bireysel gelişiminiz için bu soruları sormayı alışkanlık haline getirin. Bir süre sonra bu soruların alışkanlıkla otomatik olarak çıktığını göreceksiniz.

Unutmayın ki problemler, biz onları problem olarak gördüğümüz için vardır. Bir problemle karşılaştığımızda doğru soruları sorarak, probleme değil çözüme odaklanabiliriz.

Başarılı gözüken bir insanla, Başarısız insanlar arasındaki bir diğer fark da; Başarısız insanlar probleme takılır kalırlar. Problem onların odak noktası olur. Başarılı insanlarsa, problemle karşılaştığında doğru soruları sorarak hemen çözüme odaklanırlar. Bu durumu nasıl tersine çevirebilirim? Bu durumdan nasıl yararlanabilirim? Bu durumdan ne öğrenebilirim? Soruları bizi direk çözüme odaklayacaktır. Yapmamız gereken sadece soruyu sormak. Cevabını bilmek zorunda bile değilsiniz. Sadece doğru soruyu sormanız odak noktanızı değiştirecek ve çözüm kendiliğinden gelecektir .
Images

Kendine Zaman Ayır

       Yapman gerekenleri gergin olduğunda yapamazsın . Yalnız  olmak için kendine zaman ayır  ve basit bir şey yap , yapmaktan hoşlandığın bir şeyi… Ancak bu yaptığın, kendi seçtiğin bir şey olsun, başkasının sana önerdiği bir şey değil… Bunu yaparken her şeyi  başka bir bilinç seviyesinden görebileceksin. Üzerindeki ağırlık kalkacak ve çok daha fazla şey yapabildiğini anlayacaksın.   Ayrıca , asla çok fazla ilerisini görmeye çalışma; Bu da büyük bir gerginlik ve sıkıntı yaratabilir.  Her seferinde bir  adım atmalısın; böylece sen o ilk adımı attıktan sonra diğer adım uygun zamanda  onu takip edecektir. Bırak bu kendiliğinden ortaya çıksın, sen onu idare etmeye çalışma . Bir şeyler tam olarak  beklediğin gibi gerçekleşmediği  zaman  canını sıkıp sinirlenme ve sabırsızlanma. Bunun yerine gerçekleşen her ne varsa onun amacını ve ona ait planı araştır ve gör; her şeyin en hayırlısının gerçekleşeceğine inan…



Eıleen  Caddy

İçimizdeki Kapıları Açmak
Images

Basit Anlamlı Bir Hikaye

Bir çiftçi sabah uyandığında gözlerine inanamaz;çünkü tavuk sürülerinin telef olduğunu görmüştür.

Bunun üzerine çiftçimiz pazara gidip yeni bir tavuk sürüsü almaya karar verir ve arabayla yola koyulur yalnız pazara ulaşabilmek için vapurlada karşıya geçmesi gerekmektedir .

Fakat çiftçimiz vapuru kılpayı kaçırmıştır ve pazara gitme işini bir başka güne bırakmış bir şekilde arabayla geri dönmeye karar verir geri dönüş yolculuğu sırasında önünden büyük bir tavuk sürüsünün önünden geçtiğini farkeder bu tavuk sürülerinin takip ettiğinde tellerden geçerek bir kümesin içine girdiklerini görür bunun üzerine çiftçimiz bu tavuk sürülerinin sahibi olduğu evi çalar ve kapıyı yaşlı bir teyze açmıştır ve çiftçi teyzeden tavuk sürülerini satmasını karşılığında istediği ücreti vereceğini söyler.

Teyze çok sevinerek şöyle demiştir ah oğlum eşim hasta olduğu için paraya ihtiyacı olduğunu ve bunun için hayvanları zaten satmak istediğini fakat satamadığını ancak ümidini hiç kaybetmediğini ve hergün birilerinin gelip bu hayvanları satın alcağını düşündüğünü söyler bunları duyan çiftçimiz yaşlı teyzeye hayvanlar karşılığında hem fazla parar verir hemde ertesi gün yaşlı çifte doktor yollar ve hikaye sonunda bu hikayeyi anlatan kişi söyle söyler.

  NE OLURSA OLSUN OLUMSUZ DÜŞÜNMEKTEN KAÇININ SİZ OLUMSUZ DÜŞÜNÜRSENİZ EVREN SİZE OLUMSUZ OLAYLARI OLUMLU DÜŞÜNÜRSENİZ OLUMLU OLAYLARI AYAĞINIZA GETİRİR
Images

Ufak şeyleri dert etmeyin!

Erkenden kalkmaya alışın!
Hayatı olduğu gibi kabul edin!
Tenkit etme isteğinizi bastırın!
Bırakın ara sıra canınız sıkılsın!
Rastgele iyilikler yapmaya çalışın!
Başkalarını suçlamayı artık bırakın!
Her şeye hakim olmaya çalışmayın!
Kusursuz olamayacağınızı kabullenin
Sabrınızı geliştirme egzersizleri yapın!
Her an bir şeyler öğrenmeye açık olun!
Konuşmadan önce derin bir soluk alın!
İnsanların gözlerine bakın ve gülümseyin!
Bırakın, çoğu zaman başkaları haklı olsun!
Aynı anda birkaç şey yapmaya kalkmayın!
Beterin beteri vardır, her hâlinize şükredin!
Olağan şeylerdeki olağanüstünlüğü arayın!
Bugününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın!
Herkesin onayını alamayacağınızı unutmayın!
Yaptığınız iyiliklerden bahsetmemeye çalışın!
Bulunduğunuz durumda mutlu olmaya çalışın!
Öfkeniz kabarmaya başlayınca 10-a kadar sayın!
Sizden başka herkesin bilgili olduğunu düşünün!
Başka fikirlerde biraz olsun doğruluk payı arayın!
Her gün biraz vaktinizi, minnettarlık için harcayın!
Gördüğünüz her şeyde Yaradanın izini unutmayın!
Hizmeti, hayatın değişmez bir parçası hâline getirin!
İnatla savunduğunuz iddiaları yumuşatmaya çalışın!
Kimsenin sözünü kesmeyin, cümlesini siz bitirmeyin!
Sahip olmak istediğinizi değil, elde ettiğinizi düşünün!
Daha fazlası daha iyidir, diye düşünmekten vazgeçin!
Herkesin farklı olabileceğini anlayın ve saygı gösterin!
Unutmayın ki, insan edindiği huylardan meydana gelir!
Sevgi kapasitenizi geliştirip, hayatınızı sevgi ile doldurun!
Gerçeği olduğu gibi kabul edin, çünkü hayat âdil değildir!
Ölünce, yapılacak işler listesinin dolu olacağını unutmayın!
Unutmayın, 100 yıl sonra burada bambaşka insanlar olacak!
Olumlu ve olumsuz düşünce kartopunun çığ gibi büyüyeceğini
ve ilerde dağ gibi meseleler çıkaracağını göz önüne alın!