Çoğu insanın
karşı karşıya geldiği en büyük sorun parasızlık. Bu Zihin Meselesi'ni
kullanarak bin dolarlık banknotlar edinen insanları duysam da bence para, zihin
Meselesi ve enerjiyle yapılan eylemi birleştirdiğinizde geliyor. Elbette
düşünceniz parayı çekebilir ve bir kez ufukta göründü mü, düşünceniz sizi onu
elde etme yollarına götürecek. Ben yatırım bankacılığı işindeyken, büyük
serveti olan pek çok insan tanıyordum ve her biri "para bilincine"
sahipti. Servetlerinj ve onu elde etme yollarının, bu kitapta önceden
bahsettiğim deneyimlerime oldukça benzediğini söylediler.
Ne dilerseniz
dileyin, kullanılan hep aynı teknik. İstediğiniz şeyi resmini tasavvur edin ve
kendinize onu elde edeceğinizi söyleyin. Ama sadece tetikte bir bekleyiş
geçirerek ona kavuşacağınızı sanmayın. İşe gidin, amacınız, sürekli aklınızda
tutun ve biriktirmeye başlayın. Haftalık maaşınızdan artıracağınız her dolar,
sizin olacak servete bir adım daha yaklaşmak demek. Böyle düşünün ve
artırabildiğiniz kadar artırın. Siz biriktirdikçe, o servet daha hızlı
oluşacak.
Sonra
birikimlerinizi kara dönüştürün, kumar ya da borsa değil de değeri kanıtlanmış
kıymetlere, mülke ya da kendi işinize yatırım yapın. Yatırımınız, sizin para
bilinçliliğiniz altında büyüdükçe, daha fazla para kazanıp daha fazla
biriktirdiğinizi görecek ve ·şaşıracaksınız. Dahası, bunu heyecan verici ve
teşvik edici bulacaksınız. Elinize, beklenmeyen ve bilinmeyen pek çok kaynaktan
daha karlı yatırım fırsatları geçecek ama çoğu insanın yaptığı hatayı yapıp
temeli olmayan işlere girişmeyin, tek bir kuruşunuzu bile yatırmadan önce
sağlam tavsiyeler alın.
Bir kadınla
kızının, yirmi beş yılda, yarım milyon dolardan fazla para biriktirdiğini
hatırlıyorum. Bu paranın çoğu, apartmandan ve depo binalarından oluşan gayrı
menkul halindeydi. Kadının kocası Birinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra
ölmüştü ve kadına oldukça büyük bir ev bırakmıştı. Kadın, kendine ve liseyi
yeni bitiren kızına nasıl bakacağını düşünerek kafayı yemek üzereydi. Bir işe
girmek ya da işi yürütmek konusunda
hiçbir deneyimi yoktu ama yemek pişirip evle ilgilenebiliyordu. Bir sabah, oda kiralama fikri aklına geldi.
hiçbir deneyimi yoktu ama yemek pişirip evle ilgilenebiliyordu. Bir sabah, oda kiralama fikri aklına geldi.
Bu bir
başlangıçtı, gerisi de hızla geldi. İki yıl içinde iyi bir kar ederek evini ve
işini sattı ve ünlü bir erkekler kulübünün tam karşısında çok daha büyük bir ev
aldı. İyi aşçılığı sayesinde kulübün işini alacağına inanıyordu. Aldı da - ve
zengin oldu. Pek çok yardımcı tutsa da, yoğun bir dönemde hiçbir iş onun için
aşağı seviyede değildi.
Onun evinde
kalan yaşlı bir iş adamı bir gün ona çay salonu açmasını önerdi. Bir mekan
ayarlamak için gereken finansmanı karşılayacağını da söyledi. Kadın, bir ofis
binasının çatı katını buldu ve çay salonunu açtı. Servis işini kadının kendisi
yürütüyordu ve kızı da yoğun zamanlarda kasiyerlik yapıyor, diğer zamanlarda da
mutfakta çalışıyor ve elemanlara talimatlar veriyordu, kısa süre içinde çay
salonu iş adamları için gözde bir yemek salonu haline geldi. Bu sayede bir
mortgage şirketi vasıtasıyla bir plaj oteli satın aldı ve çay salonunu da
oldukça iyi bir fiyata sattı.
Tüm bu süre
içerisinde menkul kıymetlere yatırım yapıyordu ve çok geçmeden yirmi beş bin
dolarlık bir birikim yaptı. Bu parayı köhne bir apartmanın ilk ödemesine
yatırdı. Evi yeniden
şekillendirerek cazip bir hale getirdi ve işletmesini üstüne alarak binayı oldukça popüler yaptı. Büyük işler başardıkça ünü, başka apartmanları olan bir sigorta şirketine kadar gitti ve bu apartmanların birkaçını -maaş ve yüzde tabanıyla işletme teklifi aldı. Sermayesi büyüdükçe apartman satın alma fırsatları ardı ardına geldi ve "para bilinci" olan bu kadın hakkında en son aldığım haber, sadece o şehirdeki apartmanları değil, yakındaki bir sahilde de bir ev aldığıydı. Daha önce apartmanları sadece yaz aylarında işletiyordu, şimdi tüm yıl ödeme yapan müşterileri de var.
şekillendirerek cazip bir hale getirdi ve işletmesini üstüne alarak binayı oldukça popüler yaptı. Büyük işler başardıkça ünü, başka apartmanları olan bir sigorta şirketine kadar gitti ve bu apartmanların birkaçını -maaş ve yüzde tabanıyla işletme teklifi aldı. Sermayesi büyüdükçe apartman satın alma fırsatları ardı ardına geldi ve "para bilinci" olan bu kadın hakkında en son aldığım haber, sadece o şehirdeki apartmanları değil, yakındaki bir sahilde de bir ev aldığıydı. Daha önce apartmanları sadece yaz aylarında işletiyordu, şimdi tüm yıl ödeme yapan müşterileri de var.
İşe yarayacak
bir fikri olan kişi, bu fikri finanse edecek parayı bulmakta nadiren zorluk
çekiyor, bunu uzun süredir gözlemliyorum. Ama insanları borç vermeye ikna
etmeden önce,
fikre kendilerini tamamen inandırmak zorundalar. Kendi işinizi kurmayı planlıyorsanız, bunu düşünün ve inancın bilimini kullanın, sizi finanse edecek birini bulacaksınız.
fikre kendilerini tamamen inandırmak zorundalar. Kendi işinizi kurmayı planlıyorsanız, bunu düşünün ve inancın bilimini kullanın, sizi finanse edecek birini bulacaksınız.
Büyük
servetler tek günde kurulmaz, zaten sahip olduğunuz ya da kazanıp
biriktirdiğiniz paraya eklenenlerle oluşur. Ama servet edinmek istiyorsanız,
zihninizi ve enerjinizi çalıştırmalısınız. Sonunda gelecektir - inancın büyüsünü
kullanın yeter.
Bu bilimi
kullanarak hızla, on yıldan kısa bir Süre içinde, başarı elde edilen başka bir
olay daha. Köşedeki bir eczane iflas etmişti. Demirbaşlar, hayli zengin olan
bina sahibine ve
depodaki ilaçların çoğu toptancı ilaç satıcısına aitti. Genç bir eczacı eczanenin yerini duydu ama bu işe girişecek parası yoktu. Sonunda toptancı ve ev sahibi bir araya geldi ve genç
adam onları ikna etti. Mekânı işler kılmak isteyen ev sahibi, genç adamı birkaç ay finanse etmeye razı oldu ve toptancıya da gerekli güvence verilerek mekan yeniden açıldı. Eczacının
karısı da tezgâhın arkasında yardımcı oldu ve işler büyümeye başladı.
depodaki ilaçların çoğu toptancı ilaç satıcısına aitti. Genç bir eczacı eczanenin yerini duydu ama bu işe girişecek parası yoktu. Sonunda toptancı ve ev sahibi bir araya geldi ve genç
adam onları ikna etti. Mekânı işler kılmak isteyen ev sahibi, genç adamı birkaç ay finanse etmeye razı oldu ve toptancıya da gerekli güvence verilerek mekan yeniden açıldı. Eczacının
karısı da tezgâhın arkasında yardımcı oldu ve işler büyümeye başladı.
Genç eczacı
uzun süredir, insanlara yardımcı olacağını düşündüğü bir ilaç hazırlamak
istiyordu ama kendisini finanse edecek kimse bulamamıştı. Bir gün bina
sahibiyle konuşmaya
karar verdi. Planına o kadar yürekten inanıyordu ki bina sahibini ikna etmekte hiç zorluk çekmedi. Bina sahibi, genç adam için bir şirket ayarladı ve başlangıç için ortaya beş bin dolar koydu. İlaç aylarca eczacının kiralık evinin bodrumunda, akşamları eczane kapandıktan sonra şişelendi. İnsanlar ilacı her geçen gün daha fazla almaya başladı ve işler iyice büyüdü, tüm ülkeye yayıldı.
İlk birkaç yıl, cv sahibinin borcu ödenmekle kalmamış, karının da elli bin dolardan daha fazla olduğunu söylemişti. Genç eczacının şu anki geliri yılda yüz bin dolardan fazla; kendisi ve
şirketi, işe başladığı binayı satın aldı.
karar verdi. Planına o kadar yürekten inanıyordu ki bina sahibini ikna etmekte hiç zorluk çekmedi. Bina sahibi, genç adam için bir şirket ayarladı ve başlangıç için ortaya beş bin dolar koydu. İlaç aylarca eczacının kiralık evinin bodrumunda, akşamları eczane kapandıktan sonra şişelendi. İnsanlar ilacı her geçen gün daha fazla almaya başladı ve işler iyice büyüdü, tüm ülkeye yayıldı.
İlk birkaç yıl, cv sahibinin borcu ödenmekle kalmamış, karının da elli bin dolardan daha fazla olduğunu söylemişti. Genç eczacının şu anki geliri yılda yüz bin dolardan fazla; kendisi ve
şirketi, işe başladığı binayı satın aldı.
Büyük
Bunalım'ın ortalarında, başka bir adam bana dikkate değer bir hikaye anlattı.
Adam hayatı boyunca ofis işleri pozisyonlarındaymış ama bir gün kendini daha
düşük bir pozisyonda daha düşük bir maaş alırken bulmuş. Karısı, sorunlarına
çözüm bulma umuduyla, gelirlerin onda birinin kiliseye verilmesi konusunda
ısrar eden dini bir kuruluşa katılmış.
Bir gece
karısı, adamı kendisiyle kiliseye gelmeye ikna etmiş ve sonra, adamın
"kafasında bir ampul yanmış". Eve döndükten sonra, babasının, tüm
berberlerde ve güzellik salonlarında kullanılacak bir losyon hazırlarken
kullandığı eski bir formülü aramaya başlamış. Formülü bulduktan sonra, eski
şişeleri toplamak için hurdacılara gitmiş ve çöplere bakmış. Bulduğu
şişeleri eve götürüp yıkamış ve o şişeler, losyonun ilk kaplan olmuş. Bu adam şahsen, berberden berbere ve güzellik salonundan güzellik salonuna gezmiş. Söyledikleri o kadar inandırıcıymış ki kısa süre sonra işini bırakmış ve kendi üretim merkezini açmış. Oluşturduğu servetten ve aklına gelen tüm fikirlerden, gelirlerin onda birini bağışlama prensibinin, sorumlu olduğuna inanıyordu. Ürettiği losyon tüm ülkede tanındı ama adam bunun ticaretini şahsen yapmayı bıraktı - işi toptancılar sürdürdü ve o da kendi satış organizasyonunu kurdu. İnancın büyüsüne bir örnek daha.
şişeleri eve götürüp yıkamış ve o şişeler, losyonun ilk kaplan olmuş. Bu adam şahsen, berberden berbere ve güzellik salonundan güzellik salonuna gezmiş. Söyledikleri o kadar inandırıcıymış ki kısa süre sonra işini bırakmış ve kendi üretim merkezini açmış. Oluşturduğu servetten ve aklına gelen tüm fikirlerden, gelirlerin onda birini bağışlama prensibinin, sorumlu olduğuna inanıyordu. Ürettiği losyon tüm ülkede tanındı ama adam bunun ticaretini şahsen yapmayı bıraktı - işi toptancılar sürdürdü ve o da kendi satış organizasyonunu kurdu. İnancın büyüsüne bir örnek daha.
Binlerce kişi,
özellikle de Monnonlar, onda bir gelirin bağışlanması prensibine sıkı sıkıya
inanır. Kendi mezhebinde ve dışarıda dini vaazlar veren en büyük
sanayicilerimizden biri,
başarısının büyük kısmını, bu prensibe bağlamıştır. Pişirme makineleri ve aletleri satma işinde oldukça başarılı başka bir adam da başarısını tamamen bu prensibe bağlamıştır. Gelirin onda birini kiliseye ya da dini kuruluşlara bağışlamanın, bu kişilerin başarılarında rolü olup olmadığını bilemem. Ama bu bağışçılar, kendi eylemlerinin etkisine tamamen inanıyor ve bunun işe yaramadığını kim söyleyebilir?
başarısının büyük kısmını, bu prensibe bağlamıştır. Pişirme makineleri ve aletleri satma işinde oldukça başarılı başka bir adam da başarısını tamamen bu prensibe bağlamıştır. Gelirin onda birini kiliseye ya da dini kuruluşlara bağışlamanın, bu kişilerin başarılarında rolü olup olmadığını bilemem. Ama bu bağışçılar, kendi eylemlerinin etkisine tamamen inanıyor ve bunun işe yaramadığını kim söyleyebilir?
Madde
dünyasında her şey önce bir fikir, kişinin zihninde bir düşüncedir. Bir mal
satan bir insan aslında bir fikir satıyordur - bir makine satıyorsa, makinenin
yaptığı işi; yapı malzeme-
si satıyorsa, kullanma yolunu; yiyecek satıyorsa, besin değerini ve lezzetini satar, örnekler sonsuza kadar çoğaltılabilir. Her iş, her servet bir fikirden, eylemle desteklenmiş hayal gücünden büyür.
si satıyorsa, kullanma yolunu; yiyecek satıyorsa, besin değerini ve lezzetini satar, örnekler sonsuza kadar çoğaltılabilir. Her iş, her servet bir fikirden, eylemle desteklenmiş hayal gücünden büyür.
Yıllarca, ünlü
Jantzcn mayolarının üreten Jantzcn Trikotaj İmalathanesi'nin kat ettiği
ilerlemeyi izledim. Bu üretim şirketinin gerçek anlanında sıfırdan, tüm dünyayı
saran bir kuruluş haline geldiğini gördüm. Şirketin arkasındaki insanların
başarı hikâyesi, Horatio Algcr'in anlattıklarıyla yarışır. Şirketin yönetim
kurulu başkanı 1. A. Zehntbauer'le bu bilim hakkında pek çok kez konuştum ve
onun da izniyle bana yazdığı bir mektuptan alıntı yapıyorum:
Söylediğiniz
gibi, bazı insanlarda, onları mutlu ve başarılı bir hayata götüren ve
tanımlanamayan bir şey var. Diğer insanlar da çok çalışıyor ama mutluluk ve
başarı getiren o şeye sahip değiller.
Ben bu
tanımlanamayan şeyi hiçbir zaman sistematik olarak geliştirmeye çalışmadım,
çünkü o bana ailemden, özellikle de annemden geçmişti. Dört kardeştik, üç erkek
bir kız. Annem, bizim "Yapamam" laf1arıımza sürekli karşı çıkardı ve
başkalarının yapabildiği bir şeyi bizim de yapabileceğimizi söylerdi
Gereken tek
şey o işle uğraşmak ve o işte ustalaşana kadar denemeye devam etmek, çok zor ya
da çok kolay olduğu için hiçbir işten kaçmamaktı. Sonrasında daha büyük bir iş
yapmaya donanımlı hale geliyordu k. Bizim şikayet etme ya da homurdanma
eğilimimize sürekli direnirdi. Şikâyet ediyorsak bize "Homurdanıp durmayın
ve böyle güzel bir dünyada yaşadığımız için çok şanslı olduğumuzu düşünün.
Şikayet etmek yerine neşelenin, gülümseyin ve elinizdekilerin tadını
çıkarın," derdi.
Hayatımız
boyunca çok mutlu olduk ve bunu ailemizin eğitimine bağlıyorum. Sürekli
eğitimiyle annem ve "Olaylara her zaman iyi yanından bak, karanlık
yanlarından değil" diyerek
onunla işbirliği yapan babam. Her insan, hayatında böyle etkilere sahip olacak kadar şanslı değilse, sizin de açıkça söylediğiniz gibi, hayattan çok şey alabilmek için gerekli olan o bakış açısı, büyük miktarda öz disiplin ve pratikler sağlanabilir. Kişinin o anki şartları ne olursa olsun, sizin biliminizi uygulaması eminim işe yarayacaktır.
onunla işbirliği yapan babam. Her insan, hayatında böyle etkilere sahip olacak kadar şanslı değilse, sizin de açıkça söylediğiniz gibi, hayattan çok şey alabilmek için gerekli olan o bakış açısı, büyük miktarda öz disiplin ve pratikler sağlanabilir. Kişinin o anki şartları ne olursa olsun, sizin biliminizi uygulaması eminim işe yarayacaktır.
Bugünün iş
dünyasında, rekabet hiç olmadığı kadar şiddetlidir. Dolayısıyla belli bir
pozisyon için gereken kişi yeterince donanımlı kişilerdir. Hiç eğitimi ya da
deneyimi olmayan birinin sadece bu bilimi kullanarak fabrikadan çıkıp büyük bir
şirketin başına geçebileceği izlenimini vermek istemiyorum. Bunun yapılabildiği
istisnai durumlar olabilir ama çok az ve nadirdir.
Öncelikli
şeyler önce gelir ve bir insan kendini daha iyi bir işe yetkin hissediyorsa ve
kendini ona hazırladıysa bu bilim ona işi, hatta daha da iyisini sağlayabilir.
Bir gün, ünlü
bir yönetici bana "İş arayan çoğu insanda gördüğüm en büyük sorun şu:
Üstlerinin onlarla, kendisine yardım edebilecekleri ölçüde ilgilendiğini göz
ardı ederek, kendileriyle o kadar meşgul oluyorlar ki, müstakbel patronlarını
etkilemek için hiçbir çaba göstermiyorlar," dedi. Bu çok merhametsiz bir
yaklaşım gibi görünebilir ama rekabet dünyasında kişisel çıkar, tüm iş
avcılarının yüzleşmesi gereken bir gerçektir.
"Kendi
düşüncelerini izlemezsen, kendi düşüncelerini izleyen birinin düşüncelerini
izlersin" diye eski bir söz vardır. Anlamı zaten ortadadır - liderle
takipçi arasındaki farkı belirtmiştir.
Düşünmeyen ve yaratıcı yeteneklerini kullanmayanlar, ne yapacaklarına dair başkalarından emir alırlar. Düşünmek istemediğiniz sürece, fiziksel olarak çalışmak zorunda kalacaksınız ve bu da emeğinize karşılık daha az para almak anlamına geliyor.
Düşünmeyen ve yaratıcı yeteneklerini kullanmayanlar, ne yapacaklarına dair başkalarından emir alırlar. Düşünmek istemediğiniz sürece, fiziksel olarak çalışmak zorunda kalacaksınız ve bu da emeğinize karşılık daha az para almak anlamına geliyor.
Bu yüzden,
istediğiniz türden bir işi tasavvur edin. Amacınıza olan inancınız sizin bir
parçanız haline gelene kadar ve onu kanınızda, damarlarınızda ve vücudunuzun
her dokusunda
hissedene kadar kartlarınızı ve tasdiklerinizi kullanın. Kendinizi, tasavvur ettiğiniz şeyleri yaparken görün ve sonunda işe yarayacaktır çünkü sürekli ve ısrarla tutulan her düşünce er ya
da geç kendini cisimleştirir.
hissedene kadar kartlarınızı ve tasdiklerinizi kullanın. Kendinizi, tasavvur ettiğiniz şeyleri yaparken görün ve sonunda işe yarayacaktır çünkü sürekli ve ısrarla tutulan her düşünce er ya
da geç kendini cisimleştirir.
Herkes
hayatının bir döneminde tatile çıkmıştır. Bu olaydaki zihinsel süreci hiç
düşündünüz mü? Önce tatil fikrini düşünürsünüz. Sonra nereye gideceğinize karar
verirsiniz. Kısa süre
içinde kendinizi dağda, deniz kıyısında ya da yeni bir şehri ziyaret ederken tasavvur edersiniz. Tatil sizin planladığınız gibi oldu çünkü kendinizi yaparken gördünüz - tatil gerçeğe dönüşmeden önce. Bir şey daha açık olabilir mi? Ne yapmak istiyorsanız, aynı prensipleri uygulayın, aynı şekilde başarılı sonuç alacaksınız.
içinde kendinizi dağda, deniz kıyısında ya da yeni bir şehri ziyaret ederken tasavvur edersiniz. Tatil sizin planladığınız gibi oldu çünkü kendinizi yaparken gördünüz - tatil gerçeğe dönüşmeden önce. Bir şey daha açık olabilir mi? Ne yapmak istiyorsanız, aynı prensipleri uygulayın, aynı şekilde başarılı sonuç alacaksınız.
Size detaylı
bir şekilde anlattığım kart yöntemini hatırlıyorsunuzdur, Ayna tekniği adını
verdiğim başka bir yöntem anlatmadan önce, bu harika yöntemi nasıl keşfettiğimi
ve daha hızlı ve etkili sonuçlar alabilmek için nasıl kullanıldığını anlatmama
izin verin.
Yıllar önce,
tomrukçuluk ve bıçkı makineleri patentlerine sahip, varlıklı bir adama konuk
oldum. İmalathane uygulamaları. için geliştirdiği yeni bir yöntemi açıklamak
amacıyla, ünlü bir
oteldeki süitine pek çok gazeteci, bankacı ve sanayi liderini davet etmişti. İçki su gibi aktı ve ev sahibi oldukça sarhoş oldu.
oteldeki süitine pek çok gazeteci, bankacı ve sanayi liderini davet etmişti. İçki su gibi aktı ve ev sahibi oldukça sarhoş oldu.
Akşam yemeği
verilmeden önce, ev sahibini yatak odasına doğru sendeleyerek gittiğini ve
tuvalet masasının önünde aniden kendini toparladığını gördüm. Ona yardım
edebileceğimi
düşünerek odasının kapısına kadar izledim. Ben orada dikilirken, o tuvalet masasını kenarlarından kavradı ve aynaya bakarak bir şeyler mırıldanmaya başladı. Sonra sarf ettiği sözler kulağa mantıklı gelmeye başladı; onu izlemek için biraz geriye doğru gittim. Aynaya bakarak kendine "John, seni yaşlı kurt, seni sarhoş etmeye çalıştılar ama sen onları kandıracaksın. Sen ayıksın, ayıksın, ayıksın. Bu senin partin ve ayık olmak zorundasın,"
dedi.
düşünerek odasının kapısına kadar izledim. Ben orada dikilirken, o tuvalet masasını kenarlarından kavradı ve aynaya bakarak bir şeyler mırıldanmaya başladı. Sonra sarf ettiği sözler kulağa mantıklı gelmeye başladı; onu izlemek için biraz geriye doğru gittim. Aynaya bakarak kendine "John, seni yaşlı kurt, seni sarhoş etmeye çalıştılar ama sen onları kandıracaksın. Sen ayıksın, ayıksın, ayıksın. Bu senin partin ve ayık olmak zorundasın,"
dedi.
O bu sözleri
tekrar edip aynadaki yansımasına bakarken, bir değişim olduğunu fark ettim.
Vücudu daha dik ve yüz kasları daha sıkı hale geliyordu ve sarhoş görüntüsü
kayboluyordu, Tüm bu değişim aşağı yukarı beş dakikada gerçekleşti.
Bir gazeteci
ve polis muhabiri olarak deneyimlerimde çok fazla sarhoş insan gördüm ama
böylesine hızlı bir değişimi hiç görmemiştim. Onu gözlediğimi bilmesini
istemedim ve tuvalete
girdim. Yemek odasına döndüğümde, ev sahibini masanın başköşesinde gördüm. Yüzü hala biraz kırmızıydı ama tüm görünümü ayıktı. Yemeğin sonunda, yeni planlarıyla ilgili oldukça
etkileyici ve ikna edici bir sunum yaptı. Bu olaydan kısa bir süre sonra, bilinçaltı zihniyle ilgili daha fazla bilgi edindiğimde, sarhoş bir adamı ayık bir ev sahibine dönüştüren bilimi daha iyi
anladım.
girdim. Yemek odasına döndüğümde, ev sahibini masanın başköşesinde gördüm. Yüzü hala biraz kırmızıydı ama tüm görünümü ayıktı. Yemeğin sonunda, yeni planlarıyla ilgili oldukça
etkileyici ve ikna edici bir sunum yaptı. Bu olaydan kısa bir süre sonra, bilinçaltı zihniyle ilgili daha fazla bilgi edindiğimde, sarhoş bir adamı ayık bir ev sahibine dönüştüren bilimi daha iyi
anladım.
Ayna tekniğini
binlerce insana anlattım ve alışılmadık sonuçlar alan çok insan oldu. Yıllar
boyu, pek çok insan bana sorunlarım yardımı için başvurdu. Kadınların sayısı
şaşırtıcı
derecede fazlaydı ve hemen hepsi ağlama nöbetleriyle anlatmaya başlıyordu. Yaptığım ilk şey onları upuzun bir aynanın karşısına dikip kendilerine iyice bakmalarını sağlamak oluyordu. Gözlerinize bakın ve orada ne gördüğünüzü söyleyin - sulu göz mü yoksa mücadeleci biri mi? Ağlamaları kısa sürede duruyordu. Bu olaylardan sonra anladım ki bir kadın aynadaki aksine bakarken ağlayamıyor. Onları durduran şey gurur mu, utanç mı yoksa zayıf oldukları fikrini reddetmeleri mi bilmiyorum ama şu bir gerçek ki ağlamayı kesiyorlar.
derecede fazlaydı ve hemen hepsi ağlama nöbetleriyle anlatmaya başlıyordu. Yaptığım ilk şey onları upuzun bir aynanın karşısına dikip kendilerine iyice bakmalarını sağlamak oluyordu. Gözlerinize bakın ve orada ne gördüğünüzü söyleyin - sulu göz mü yoksa mücadeleci biri mi? Ağlamaları kısa sürede duruyordu. Bu olaylardan sonra anladım ki bir kadın aynadaki aksine bakarken ağlayamıyor. Onları durduran şey gurur mu, utanç mı yoksa zayıf oldukları fikrini reddetmeleri mi bilmiyorum ama şu bir gerçek ki ağlamayı kesiyorlar.
Pek çok büyük
hatip, vaiz, aktör ve devlet adamı ayna tekniğini kullanmıştır. Drew Pearson,
Winston Churchill'in önemli konuşmaları yapmadan önce mutlaka aynada prova
yaptığını
söylemiştir. Pearson aynı zamanda Woodrow Wilson'ın da aynı tekniği uyguladığını belirtmiştir. Ben buna konuşmacının bilinçaltı güçlerini kuvvetlendirme metodu diyorum; böylece, dinleyicilerin huzuruna çıktığında o güçler dışarı akıp dinleyenleri etkileyecek. Konuşma provası yaparken ayna kullanarak, kendinizin, sözlerinizin, sesinizin ve görünümünüzün bir resmini yaratıyorsunuz. Aynaya bakarak, sözlerinizin gücünü ve anlamını, dinleyenlerin bilinçaltı zihinlerine aktaracak zihinsel titreşimleri artırıyorsunuz.
söylemiştir. Pearson aynı zamanda Woodrow Wilson'ın da aynı tekniği uyguladığını belirtmiştir. Ben buna konuşmacının bilinçaltı güçlerini kuvvetlendirme metodu diyorum; böylece, dinleyicilerin huzuruna çıktığında o güçler dışarı akıp dinleyenleri etkileyecek. Konuşma provası yaparken ayna kullanarak, kendinizin, sözlerinizin, sesinizin ve görünümünüzün bir resmini yaratıyorsunuz. Aynaya bakarak, sözlerinizin gücünü ve anlamını, dinleyenlerin bilinçaltı zihinlerine aktaracak zihinsel titreşimleri artırıyorsunuz.
Bu ayna
tekniği, bazı misyonerlerin kişisel çekim güçleri hakkında olası bir ipucu da
veriyor. Bill Sunday'i en parlak devrindeyken tanırdım ve onu vaaz verirken pek
çok kez dinledim ama o günlerde, bu Zihin Meseleleri hakkında doğru düzgün bir
şey bilmiyorken, onun ve diğer müthiş misyonerlerin insanları nasıl o kadar
etkilediklerine şaşırırdım.
Ama şu an,
Billy Sunday'in ayna tekniğinde deneyimli olduğuna dair kanıtlar var; Eric
Sevareid, 1946'da yayınlanan O Kadar da Çılgın Bir Hayal Değil adlı kitabında
bundan bahse-
diyor. Sevareid, genç bir gazete muhabiriyken Billy Sunday'le yaptığı röportajı anlatıyor:
diyor. Sevareid, genç bir gazete muhabiriyken Billy Sunday'le yaptığı röportajı anlatıyor:
"Otel
odasındaydı. Bir ayağı eşikte, pencereden dışarıyı dikizliyor, şimdi de
aynadaki yansımasına - konuşma yaparken iki eliyle tuvalet masasını
kavrıyor,"
Daha önce,
Amerika'nın en önemli sigorta satıcılarından biri, inanç bilimini kabul
etmişti. Adam, ayna önünde satış sunumunu yapmadan asla iyi bir satış
beklemediğini söylemişti.
Müthiş derecede satış yapıyordu.
Müthiş derecede satış yapıyordu.
Her satış
mümessili "Kendini ikna edebilirsen, karşındakini de edebilirsin"
sözünü duymuştur - bu laf temel olarak doğrudur. Dinden askeriye, tarihteki her
kitle hareketi, inancından aldığı güçle binlerce insanı değiştiren bir kişiden
çıkmıştır. Hevesin, bulaşıcı olduğunu ve hevesli bir insanın bunu başkalarına
da geçirebileceğini bilmek için psikolog olmaya gerek yoktur.
Ayna tekniği
basit ama etkili bir yöntemdir. Onu kullanarak satış kabiliyetinize inancınızı
güçlendirebilir ve dolayısıyla hevesinizi artırabilirsiniz
Farkında olsak
da olmasak da hepimiz bir satış eylemi için deyiz - eşyalarımızı olmasa bile
kişiliklerimizi, hizmetlerimizi ya da fikirlerimizi. Aslında bütün insan
ilişkileri bir şeyleri satma eylemine dayalıdır ve kendi düşüncemizi insanlara
kabul ettirmeye çalıştığımız her durumda, bir satış eylemi içine girmiş
oluyoruz. Yasal olarak, bir sözleşme ya da anlaşma, zihinlerin buluşmasına
dayalıdır ve karşı tarafın sizin gibi düşünmesini sağlamadığınız sürece, fazla
yol kat edemezsiniz. Ama büyük konular üzerinde zihinler buluşunca gerisi
kolaydır. Kesik çizginin üstündeki isim an meselesidir.
Bu kitapta
sunulan bilimin ışığında düşünüldüğünde, ayna tekniğinin çok iyi bir yöntem
olduğu anlaşılıyor. Bu yöntemle, bilinçaltı zihninin yüce güçleri,
karşınızdakileri etkilemekiçin kullanılabilir. "Bunalım" günlerinde,
işlerini artırmak için satış kuruluşlarıyla çalışırken, onlara bu ayna
yöntemini tanıttım ve harika sonuçlar ortaya çıktı. Tart pişiren bir şirketin
arabalarının arka iç kapılarına aynalar yapıştırttım, böylece sürücü-satıcı,
mallarını dağıtmak için kapıları açtığında gördükleri ilk şey o ayna olacaktı.
Her satıcıdan, müşteriye uğramadan önce kaç tane tart satacaklarına karar
vermelerini ve sonra aynaya o kadar satacaklarını söylemelerini istedi. Bir
sürücü bana aylardır bir kadın restoran sahibine tart satmaya çalıştığını ama
kadının hep reddettiğini anlattı. Sonra bu sürücü ayna tekniğini denemeye karar
vermiş. O gün kadına on tart satmış. Bunu bana anlattığında, günde ortalama on
beş tart satıyordu.
Ayna tekniği,
sigorta şirketlerinde, mali şirketlerde, kauçuk imalathanelerinde, otomobil
ajanslarında, kurabiye üretim fabrikalarında ve satış görevlisi ya da üretim
operatörü olan diğer birçok kuruluşta etkili bir şekilde kullanılmıştır. Benim
eski şirketimde bazen felaketten kaçınmak için tam dönüşler yapmak zorunda
kalırdık. Bu tekniği ilk kez, ofiste, çalışanların şapka ve pa1tolarını
bıraktığı arka odaya bir ayna koyarak kullandım.
Öyle
yerleştirdim ki herkes odaya girerken ya da odadan çıkarken onu görmek zorunda
kalıyordu. Önce kâğıtlara "Kazanacağız. “"Yorulmak nedir bilmeyen bir
zihin için hiçbir şey imkânsız değildir", "Cesaretimiz var,
kanıtlayalım", "Dünyaya kolay lokma olmadığımızı gösterelim",
"Bugün ne kadar satış yapacaksın?" gibi pek çok slogan yazdım ve o
aynaya yapıştırdım. Sonra sloganları aynaya doğrudan sabunla yazmaya başladık.
Aynı sektördeki
diğer firmaların zorlukla ayakta durmasına rağmen, her sabah, çalışanları iş
yapabileceklerine inandırmak için yeni bir slogan ortaya çıkarıyordum. Daha
sonra bu yöntem, ofisin ana kapısının karşısına ikinci bir ayna koymaya kadar
gitti, böylece satış mümessilleri ofisten çıkarken gördükleri son şey o ayna
oluyordu.
Daha sonra,
tüm satış temsilcilerinin ve yöneticilerin masalarındaki takvim çerçevelerinin
yanına aynalar yerleştirdim. Şaşırtıcı nokta, en kötü "Bunalım"
günlerinde, satış temsilcileri - hepsini kastediyorum - gelirlerini üçe dörde
katladı ve bu ilerleme hala devam ediyor. En iyi zamanlarda, aylık geliri 300
doların üstüne çıkmamış pek çok temsilci artık ayda ortalama 1000 dolar
kazanıyordu. Kulağa inanılmaz gelebilir ama gerçek. Dosyalarımda, ayna
yönteminin etkisini test etmiş yöneticilerden, satış temsilcilerinden ve
diğerlerinden gelen pek çok mektup var.
Şimdi tekniği
anlatıyorum. Bir aynanın karşısına geçin. Boy aynası olmak zorunda değil ama en
azından belinizin üst kısmını görebilmeniz için yeterince büyük alınası gerek.
Askerlik
yapmış olanlarınız, hazır olda durmanın - dik durmak, topukları birleştirmek,
karnı içeri çekmek, göğsü dışarı vermek ve başı dik tutmak -- ne demek olduğunu
biliyordur.
Şimdi güç ve kararlılık hissi edinceye kadar üç ya da dört kez derin nefes alın. Sonra gözlerinizin içine bakın ve kendinize, istediğiniz şeyi alacağınızı söyleyin - istediğinizi yüksek sesle belirtin ki dudak hareketlerinizi görüp sözleri duyabilesiniz.
Şimdi güç ve kararlılık hissi edinceye kadar üç ya da dört kez derin nefes alın. Sonra gözlerinizin içine bakın ve kendinize, istediğiniz şeyi alacağınızı söyleyin - istediğinizi yüksek sesle belirtin ki dudak hareketlerinizi görüp sözleri duyabilesiniz.
Bunu düzenli
bir ayin haline getirin, günde en az iki kez (sabahları ve akşamları) yapın -
sonuçlarına siz de şaşıracaksınız. Dilerseniz aynaya sabun la parola ya da
slogan yazıp bunu çoğaltabilirsiniz, yeter ki daha önce tasavvur ettiğiniz ve
gerçekleşmesini istediğiniz şeyi size hatırlatsın. Birkaç gün içinde,
yapabileceğinizi tahmin etmediğiniz bir güven duygusu geliştireceksiniz.
Eğer son
derece güç bir şey istiyorsanız veya daha önce korktuğunuz patronunuzla
görüşmeyi planlıyorsanız, ayna tekniğini kullanın ve doğru bir sunum
yapacağınıza kesinlikle emin olana kadar bunu tekrarlayın. Eğer bir konuşma
yapmak istiyorsanız, lütfen ayna önünde çalışın. El kol hareketleri yapın,
savlarınızı insanların kafasına sokmak için yumruğunuzu diğer
elinizin avucuna vurun – doğal olduğunu düşündüğünüz her beden hareketini kullanın.
elinizin avucuna vurun – doğal olduğunu düşündüğünüz her beden hareketini kullanın.
Aynanın önünde
dikilirken, kendinize çok başarılı alacağınızı ve kimsenin sizi
durduramayacağını ardı ardına söyleyin. Kulağa aptalca mı geliyor"
Bilinçaltı zihninize sunulan her fikrin, nesnel dünyada tam bir karşılığını
üretileceğini unutmayın. Bilinçaltınız bu fikri ne kadar hızlı alırsa,
isteğiniz o kadar hızlı bir şekilde gücün resmine dönüşür. Uyguladığınız
yöntemleri herkese anlatmanız iyi bir fikir olmayacaktır, çünkü alaycılar
sizinle dalga geçebilir ve özellikle bu bilimi yeni öğrenmeye başladıysanız,
kendinize olan güveninizi sarsabilir.
Bir yönetici
ya da satış müdürüyseniz ve şirketinizi daha fazla heveslendirmeye
çalışıyorsanız, çalışanlarınıza ayna tekniğini öğretin ve onları bunu
kullanmaya teşvik edin; artık şimdi çoğu şirket bu tekniği kullanıyor.
Gözlerin gücü
hakkında çok şey yazıldı. Gözlerin, ruhun aynası olduğu söylenir; onlar
düşüncelerinizi ele verir. Sizi, hayal ettiğinizden de fazla ifade eder. Tabiri
caiz se başkalarına "numaranızı verir." Ama bu ayna pratiğine bir kez
başladığınızda, gözlerinizin, hiç tahmin etmediğiniz bir güce (yazarların
dinamik ya da büyüleyici olarak adlandırdığı bir güç) kavuştuğunu göreceksiniz.
Bu güç size, insanların ruhunu okuyormuş hissi veren bakışlar kazandıracak.
Eninde sonunda, düşüncenizin yoğunluğunu gösteren bir yoğunluk gelecek ve
insanlar bunu fark etmeye başlayacak. Emerson her insanın bakışlarında, kendi
seviyesini gösteren bir şey olduğunu yazmıştır. Hayatınızdaki derecenizi ya da
pozisyonunuzu bakışlarınızda taşıdığınızı unutmayın. Bu yüzden kendine güveni
gösteren bakışlar geliştirin. Ayna size yardım edecektir.
Bu ayna
tekniği pek çok farklı şekilde ve çok memnun edici sonuçlarla kullanılabilir.
Bedeninizin duruşu ya da yürüyüşünüz kötüyse, tam boy ayna önünde pratik yapmanın
harikalar yaratacağım göreceksiniz. Ayna, insanların size baktığında gördüğü
kişiyi size gösterir; siz de onların sizi nasıl görmesini istiyorsanız o şekle
girebilirsiniz.
Rolünüzü
oynadığınızda o rol olursunuz denir. Rolünüzü prova etmenin en iyi yolu yine
ayna karşısına geçmektir. Bu bilime kibrin yeri yoktur. Dolayısıyla aynayı
kibirli bir tavırla değil, olmak istediğiniz kişiye dönüşme amacıyla kullanın.
Dünyanın en
seçkin insanları kendilerini geliştirmek ve insanlar üzerindeki etkilerini
artırmak için ayna tekniğini kullandıysa, siz de ONU kendi özel amaçlarınız
için kullanabilirsiniz elbette.
Sezgi ve
önsezi hakkında çok şey yazıldı. Bazı psikologlar bize sezgiyle gelen fikirler
in "durup dururken" olmadığını, birikmiş bilgimizin ya da daha önce gördüğümüz
ya da duyduğumuz şeylerin yansıması olduğunu iddia ediyor. Bu, kimyagerler,
mucitler ve deneme yanılma yöntemiyle çalışan diğer insanlar açısından, ön
bilgilerini ve önceki deneylerinin sonuçlarını kullanarak, bir noktaya kadar
doğru olabilir. Ama bence şimdiye kadar yapılmış sayısız keşif, aydınlanma ve
şaheser doğrudan bilinçaltı zihninden gelir ve daha önce dosyalanmış bilgilerin
sentezi değildir. Uyguladığımız her gelenek, kullandığımız her şey, önce
birinin zihninde bir fikirdi ve o fikir önce bir önseziye, sezgisel bir
kıvılcıma dönüştü. Bunun için, sezgilerinize Önem vermek ve onlara sonuna kadar
güvenmek akıllıca bir eylemdir.
Çoğu büyük
lider, sanayici ve mucit, dinlenme anlarında ya da sorunlarını çözmeye çalışmak
yerine başka bir işle meşgulken gelen önsezilerini takip ettiklerini açıkça
kabul etmiştir. Bilinçaltı zihninizi harekete geçirmenin iyi bir yolu da,
bilinçli bir şekilde bir sorunu tüm açılardan çözmeye çalışmaktır. Sonra bir
gece, uykuya dalmadan önce, bilinçaltımıza çözümü bulmasını emredin. Gecenin
bir yarısı uyanabilirsiniz veya sabah uyandığında ya da ertesi gün tamamen
farklı bir işle uğraşırken sorunun çözümü aklınıza gelebilir. Geldiği zaman
hemen yakalayın ve çözümü uygulamakta vakit kaybetmeyin.
Belli bir
adamı aramak yada ziyaret etmek için güçlü bir isteğe sahip olabilirsiniz. Bu
adam bir şirketin başkanı olabilir ve size çok büyük yardımı dokunabilir. Ama
pozisyonundan dolayı, harekete geçmekten korkuyor olabilirsiniz. Bir yandan
"isteğiniz" diğer yandan korkunuzla mücadele ediyorsunuz. Çoğu zaman
korku galip gelir. Korku ya da şüphe zihninize girdiği zaman, kendinize şu
soruyu sorun: "Onu görmeye gitsem ya da arasam kaybedecek neyim var?
Bunların ne zararı olabilir?" Korkularınız ve şüpheleriniz bu soruyu cevaplayamaz.
Bu yüzden, vakit kaybetmeden isteğinize boyun eğin.
Burada sizi
uyarmam gerekiyor. Pek çok insan kumar oynamayı sever. Bazıları kart oyunları
oynar, bazıları at yarışına tahminde bulunur ve bazıları da borsa oynar.
İnsanlar arada sırada önsezilerine kapılıp çok para kavuştuklarını
söyleyebilir. Ama bedavadan kazanç elde etmek için hırslanarak önsezilerinizi
izlememenizi öneriyorum. Bu durumda çok büyük bir yanlış var, çünkü
kumarcıların çoğu parasız ölüyor.
Ayrıca
önsezilerinizin, sizi denenmemiş şeyleri yaptırmasına izin vermeyin. Bu bir
önseziden ziyade, bu hayal ürünü bir arzu olabilir. Gerçek bir önsezi, sizi istediğinize ya da doğrudan ilgili bir şeyi ele
alır ve gerekli eylemi gerçekleştirmeniz için size fikir ve hız verir.
Mevcut
kapasitenizin ya da gelişiminizin çok ötesinde sorumluluklara atlamanız elbette
akıllıca değildir. Büyük bir kamu şirketinin başındaysanız, doğal olarak işi
öğrenmek zorunda kalırsınız. Bu bilimi kullanarak, sizi zirveye taşıyacak
çeşitli adımları öğrenebilirsiniz. Ama herhangi bir programı üstlenmeden önce,
bir eylem planınızın olması lazım. Köşedeki eczaneye gidip sadece ilaç
istemezsiniz. İstediğiniz ilacın adını verirsiniz. Aynı durum bu bilimde de
geçerli - ne istediğinizi özellikli olarak bilmeniz gerek.
Ne
istediğinize kesin olarak karar verip kendinize bir hedef belirlediyseniz
şanslısınız - başarıya giden yolda ilk adımı attınız! Fikrinizin zihinsel
resmini kafanızda tuttuğunuz ve onu eylemle geliştirmeye başladığınız sürece,
sizi başarmaktan kimse alıkoyamaz çünkü bilinçaltı zihni açık ve kesin olarak
verilen her emri yerine getirir.
İnancın Büyüsü
Claude M. Bristol
Her zamanki gibi harika bir paylaşım, size ulaşmayı/yazmayı, isteklerim ve düşüncelerim üzerine sohbet edip tavsiyeler almayı canı gönülden istiyorum. Umarım o gün çok da uzak değildir :)
YanıtlaSilPaylaşımlarınızın ve başarılarınızın devamını dilerim :)
Mailim hakkimda sayfasinda mevcut.
YanıtlaSilFaydali olmasi benim icin buyuk mutluluktur.