AİLE DİZİMİ NEDİR?
Bert
Hellinger bir felsefeci, pedagog ve psikoterapisttir. Hellinger önce
Transaksiyonel Analiz ekolünün “Çocukken yazdığımız yaşam senaryosu”
teorisini benimsemiştir. Çocukken bir yaşam senaryosu üretiriz ve
bilinçaltımıza kaydedilen bu senaryoya bağlı kalarak yaşantımızı hergün
yeniden yeniden üretiriz. Ancak bu yaşam senaryosunu çocuğun tek başına
yazmadığını görmüştür. Bu sürecin daha da gerisinde yer alan bir süreç
vardır. Çocuk sülalesinde daha da gerilere giderek ataları ile birlikte,
onlardan etkilenerek ya da kaderlerini onlardan devralarak yaşam
senaryosunu yazmaktadır. Jacop Moreno’un psikodramasını uygulamış,
psikodramanın geliştirilmiş halini ortaya koyan Virginia Satir’in Aile
Heykeli modelini benimsemiştir.
Hellinger
Afrika’ya katolik misyoneri olarak gitti. Zuluların insana, onun
onuruna verdikleri önem, ana-baba-çocuk ilişkilerinde sergiledikleri
doğal otorite, saygı ve sevgi onu derinden etkiledi. Avrupa’ya döndükten
sonra Viyana’da psikanaliz eğitimi aldı. Ardından Amerika’da Arthur
Janov’dan primer terapi eğitimi aldı. Primer terapinin sağlıklı
çözümlere ulaşmadaki sınırları nedeniyle transaksiyonel analize yöneldi.
Zuluları etkilemek amacını taşırken Zuluların niyeti galip geldi ve
Hellinger Zulu’ların, ateş başında toplanarak sorunlarını çözmek için
atalarının ruhlarını çağırdıkları törende artık Aile Dizimi’nin kadim
bilgisini keşfetti. Bu sayede Hellinger ailelerde sevginin akmasını
sağlayan saklı kalıpları bulup ortaya çıkarma, tanımlama konusunda
olağanüstü bir yeteneği olduğunu da keşfetti.
Bert
Hellinger’in ilişki sistemlerindeki normalde saklı işleyen dinamikleri
görünür hale getirmede kullandığı araç AİLE DİZİMİdir.
Hellinger’e
göre ruh kendini deneyimde dışa vurur ve gerçek olarak hissedilir. Ruh
yalnızlık, umut, özlem, başkalarına yakınlık ve sadakat gibi şeyleri
tanır. Bert Hellinger’in ruhsallığı yaşamda potansiyelini
gerçekleştirmeyi arzu eden, ruhu sınırlayan şeylerle boğuşan herkese
seslenerek BASİT ve SIRADAN OLANI kutlar.
Aile
Dizimi ile aile büyüklerimizden aldığımız yükleri onlara teslim ederiz.
Kök ailemizin diziminde aile içindeki rollerin karışmış olduğu ortaya
çıkar. En sık rastlananlar: annenin baba rolünü en büyük çocuk almıştır,
ortanca ya da küçük çocuğun rolünü abla/abi almıştır ya da baba, çocuk
rolünü almıştır. Rollerin karışmış olduğu bir ailede sağlıklı enerji
akışı olamaz. İlişkiler sağlıklı kurulamadığından, ruhsal/fiziksel
rahatsızlıklar, maddi/manevi tıkanıklıklar, anlam verilemeyen
gerginlikler v.b. olaylar yaşanır. Her bir aile ferdi asıl rölüne
dönmeden önce; karışıklıkların kökenlerine inilir. Küçük yaşta öksüz ya
da yetim bir anne, ruhsal anlamda büyüyememiş ve çocuk kalmış
olduğundan, kendi kurduğu ailesinde, fiziksel dünyada anne olsa da,
ruhsal dünyada çocuk rolünü alır. Kendisi öksüz yetim bir çocukluk
geçirmemesine rağmen, böyle bir anne/babanın çocuğunda da aynı durum
görülebilir.
Aşağıda
belirtilen koşullardan bir veya birkaçı ailenizde varsa aile enerji
sisteminde kilitlenme var , aile sisteminde sevgi rahatça yolunda
akamıyor demektir:
- Göçmen bir sülaleden gelmek
- Sık sık işsiz kalmak/ İflas etmek – ki bu hayata kök salamama sorunu göçmen sülaleden gelenlerde sık görülür-
- Ailede bekarlığın yaygın olması
- Bireyin iletişim problemlerinin olması
- Bireyin kardeşler ve aile büyükleri ile arasının soğuk olması
- Şizofren bir aile bireyi
Kendi
içinde organik bir yapıya sahip olan bu sistem, bugüne kadar
tasarlanmış en derin ve güçlü terapilerden biridir. Önyargıları altüst
eder, berrak düşünceyi teşvik eder. Her zaman sevgiyi yeniden
canlandıracak çözümler, olanaklar peşindedir. İnsanlara acılarının
ortasında umudu ve yapıcı eylemi bulmalarına yardımcı olur.
Bir
aile sisteminin enerji alanına ayak basarak o sistemdeki ilişkilerin
gerçeklerini anında algılayabiliriz. Bu olgu değişik uzmanlarca
“morfogenik alan” , “bilgilendirici alan” veya “bilme alanı” olarak
adlandırılır. Aile dizimi terapisti gözlemlediğini korkmadan danışanlara
söylediğinde onların uyanmalarını sağlar, nerede durduklarını gösterir.
UYANMAK MANİPÜLASYONA KARŞI EN İYİ KORUMADIR.
Aile
dizimi bütüne bakar. Tıpkı zihin beden ilişkisini dinamik bir sistem
olarak ele alan holistik (bütüncül) tıp gibi, aile dizimi de bireyi
organik bir bütün olan aile sisteminin parçası olarak ele alır.
Aile
dizimi terapisti ailelerde sevginin akmasını sağlayan saklı kalıpları
bulup ortaya çıkartır. Bu akıl kalıpları tanımlar ve bu sayede huzurlu
bir yaşama giden yolun, kendimiz ve ait olduğumuz geniş sistemle daha
büyük bir ahenk içinde olmaktan geçtiğini anlarız.
Çalışmanın ana hedefi, kendimiz ve ailede yaşanan kilitlenmeye ilişkin gerçekle yüzleşmektir.
Herkesin bir annesi bir babası vardır. Size olanlar bir anlamda onlardan dolayı olur. Herkesin bunu anlaması gerekir.
Farkında
olsak da olmasak da hepimiz ebeveynlerimize derinden bağlıyız. Onlara
ya sevgi ya da öfke duyarız. Ya yanlarında olmak isteriz ya da çok
uzaklarında. Ebeveynine kayıtsız kişiye çok az rastlanır.
“Aile”
tüm acıların kaynağı ya da sağlıklı bir toplumun temeli olarak
tanımlanır. Aile ilişkilerinin dinamikleri onlarca yıldır bilimsel
çalışmalara konu olmuştur.
İnsanlar
aile diziminin derinliklerine nüfuz edebilmek için meditasyonu paralel
ve bütünleyici bir yaklaşım olarak kullanmalılar.
AİLE SİSTEMLERİ : İŞLEYİŞLERİ
Sigmund
Feud’tan sonra 1960′larda R.D. Laing ve Thomas Szazz gibi öncü
psikiyatristler yalnız ebeveynleri değil tüm aile dinamiğini anlamaya
çalışarak küçükken aile ortamında deneyimlenen çelişkili mesajların
nevrotik ve psikotik davranışlara neden olduğunu fark ettiler. Sorunlu
çocukları ve mutsuz yetişkinleri aile sisteminin bir parçası olarak
tedavi etme yöntemi psikoterapi dünyasında çoğunluk tarafından hızla
benimsendi.
Aile
sistemini yöneten kurallar ve etkenler Virginia Satir ve diğerleri
tarafından daha da geliştirildi. 1990′lı yıllarda yenilikçi Alman
psikoterapist Bert Hellinger aile ve kurumlarda yapılan çalışmalara
yepyeni bir boyut kazandırarak dünya çapında dikkatleri üzerine çekti.
Hellinger yeni yönteminde Jacop Moreno’nun geliştirdiği psikodrama ile
Virginia Satir’in yarattığı aile heykelinin bazı ögelerini olduğu gibi
bazılarını da değiştirerek kullandı.
“Aile
Sistemi Terapisi“nin anası olarak bilinen Virginia Satir‘in aile
heykelinde katılımcılar, ailede yaşanmış olayları daha sembolik bir
yöntemle canlandırırlar. İnsanlar arasındaki mesafelerin ve duruş
şekillerinin kişilerin birbirleri ile ilişkilerine ayna tuttuğunu ilk
fark eden Satir olmuştur. Satir çalışmalarına katılımcının gerçek
ailesini kullanarak başlamıştır. Ancak aile bireylerinin gelmediği bir
gün onlar için rastgele seçtiği temsilcilerin aile bireylerinin
duygularını aynı şekilde hissettiklerini keşfetti.
Hellinger
gerçek aile bireyleri yerine sadece temsilcilerini kullanarak ve hatta
onlara katılımcının kişisel yorumundan etkilenmeden yalnızca içlerinden
geldiği gibi davranma özgürlüğü vererek Satir’in bu keşfini bir adım
daha ileri götürdü.
Hellinger
aynı zamanda transaksiyonel analizin kurcusu psikiyatrist Eric Berne’in
çalışmalarından yararlandı. Berne herkesin çocukluğunda yaratılmış
gizli bir “Yaşam Senaryosu“na göre hareket ettiğini ve bu senaryonun gün
ışığına çıkarılıp bilincine varılırsa değiştirilebileceğini
gözlemlemişti.
Ancak
Berne danışanın kişisel yaşamının gerisine bakmamıştı. Hellinger ise
kişinin bu yaşam senaryosunu önceki nesilden devralıp sanki kendi
yazgısıymış gibi sahiplendiğini farketti. Gizli yaşam senaryosunun keşfi
ile hem Berne hem de Hellinger “çözüm cümleleri” üreterek kişiye
belirli bir senaryonun bağlayıcılığından çıkmasında yardımcı oldular.
Hellinger’in
çalışması diğer terapi yöntemlerine çok şey borçludur. Ancak aile
diziminin parçalarının toplamından çok daha fazla olduğunu belirtmekte
fayda var. Kendi içinde organik bir yapıya sahip olan bu sistem bugüne
kadar tasarlanmış en derin ve güçlü terapilerden biridir. Yirmi
dakikalık kısacık bir seansta bile ailemiz ve kendimiz hakkında derin
gerçeklerle yüzleşip yaşamımızın daha iyiye doğru gitmesini sağlayacak
radikal değişimlerle iyileşme, dönüşüm ve özgürleşme yaşayabiliriz.
Dizim Nedir?
Aile
dinamiğini görmek isteyen bir kişi, içlerinden aile bireyleri ile
kendisine temsilciler seçeceği bir grup insanla bir araya gelir.
Temsilcilere hiçbir açıklama yapmadan ve talimat vermeden onları içinden
geldiği şekilde aile bireylerinin “yerlerine” yerleştirir. Böylece
önümüzde bir ailenin portresi belirir: Her bir aile bireyinin diğeriyle
yakınlık derecesi , birbirlerine duydukları sevgi, acı veya uzaklık
hissi hakkında bilgi veren bir görüntü ortaya çıkar.
Seans
sırasında temsilciler yerlerini değiştirip verilen kısa cümleleri
tekrarlarlar. Bu cümleler aracılığı ile temsil edilen aile bireylerinin
arasındaki ilişkiler gerçek boyutları ile ortaya çıkar. Seans
ilerledikçe temsilciler birbirlerine göre konum değiştirerek kendilerini
en rahat hissettikleri konumu bulurlar.
Danışan
seansın büyük bölümünde edilgen bir gözlemci olarak kalsa da çoğunlukla
sona doğru kendi temsilcisi ile yer değiştirerek dizime katılır.
Katılımı nasıl olursa olsun çoğunlukla bu kişi, ailesiyle ilgili
yaşadığı endişe, sorunlar ve baskı konusunda yeni bir bakış açısı
kazanır ve rahatlar.
Diğer bir deyimle aile dizimi çok kısa bir sürede danışanı olumlu bir iyileşme sürecine sokan oldukça etkili bir yöntemdir.
Kolektif Alanın Parçasıyız
Bu
çalışmada deneyim kazandıkça, yoktan var olmuş , soyutlanmış bireyler
olmadığımızı anlarız. İstesek de istemesek de ait olduğumuz bir sistemin
ayrılmaz bir parçasıyız. Ailemizin bizi büyüttüğü toplum ve kültürün de
iliklerimize işleyerek bizi doğrudan etkilediğini fark ederiz.
Bire
bir terapiler danışanı soyutlar. Danışanın yaşamını şekillendirmiş
ilişkiler üzerine onunla kendi başına birey olarak çalışılır. Aile
dizimi ise bütüne bakar. Tıpkı zihin-beden ilişkisini dinamik bir sistem
olarak ele alan holistik (bütüncül) tıp gibi Aile Dizimi de bireyi
organik bir bütün olan aile sisteminin parçası olarak ele alır.
Huzurlu bir yaşama giden yolun kendimiz ve ait olduğumuz geniş sistemle daha büyük bir ahenk içinde olmaktan geçtiğini anlarız.
Aile dizimi çalışması kimsenin kendi başına bir ada olmadığını anlamamızı sağlar.
Aile
dizimi biz farkında olmaksızın yaşamımızı etkileyen atalarımıza
kalbimizi açmamızı sağlayarak nesiller boyunca bize akan yaşam gücüyle
köklerimizi derinleştirmemizi sağlar.
Aile Diziminden Kimler Yararlanır?
Aile
diziminin tek konusu aile sorunları değildir. Bir sevgili bulamamanız
ya da ilişkilerinizin kısa süreli olması; sevmediğiniz bir işte
çalışıyor olmanız, geçim zorluğu çekiyor olmanız; hatta psikosomatik
kökenli bir hastalığınızın olması ya da yaşamı boş ve anlamsız bulmanız
gibi ailenizden bağımsız gibi görünen sorunları da kapsar.
Aile dizimi yöntemi ile yaşamınızda duygusal ya da işlevsel zorluğa neden olan her şeye bakabiliriz.
Sevginin Kökleri – Svagito
0 yorum: