Bilinçaltını anlamak için çalışma
ilkelerini, bilinçaltı yasalarını ve bunları hazırlayan içsel dinamikleri
bilmek gerekir.
Bilinçaltını bir bilgisayarın hard
diski olarak düşünebiliriz. Ekranda görülenler sizin gerçeğiniz veya
yaşantınızdır. Yani bilinçaltınızdaki olumlu, olumsuz inançlarınızın hayatımıza
yansımalarıdır.
Nasıl bir bilgisayar programında
direkt emir şeklinde komutlar veriliyor ise bilinçaltımız da komutlarımızı alır
ve gerçekliğimize uyarlar.
Başaramayacağımıza inanıyorsak
başaramayız. Değişeceğimize inanıyor isek değişiriz. Mali, malı şeklindeki
ifadeler bilinçaltımızda mulaklık yaratır. Örneğin sigara içmemeliyim dedikçe
sigara içmek isteriz. Çok yememeliyim dedikçe yemek isteriz. Size sakın kırmızı
bir mercedes düşünmeyin veya şu an annenizi düşünmemelisiniz diyecek olursam
her ikisi de akınıza gelecektir. Korkmayın diyecek olursam o ana kadar böyle
bir duygu taşımasanız bile korkmaya başlarsınız. Bilinçaltımıza ne
istediğimizden emin olarak, net ve şimdiki zaman üzerinden komutlar vermeliyiz.
Geleceğe yönelik ifadeler istediklerimizin bir şekilde ötelenip,
gerçekleşmesine engel olur.
“Aklınız neyi kabul edip inanıyorsa,
onu gerçekleştirebilir” der. Napoleon Hill’
Evren yasalarla yönetilir. Bilinçaltlarımız
da tıpkı evren gibi yasalarla yönetilir. Bilinçaltımızın yasası inanç
yasasıdır. Bilinçli aklınızın kavrayıp, bilinçaltınızın inandığı şeyler
gerçekleşir. Böylesine büyük bir güce sahip olduğumuzun çoğu zaman farkında
değilizdir.
Bilincimizin gücünü bir fikri
kavramak için, bilinçaltımızın gücünü ise sonuca ulaşmak için kullanırız.
Birçok kişi bunun tersini yapar. Bilinçlerini neticeye ulaşmak için
kullanırlar, bu da genellikle stres ve endişe yaratır. Bu durum bilinç
gücümüzle, bilinç altı gücümüzün kullanımındaki farktır. Örneğin bir bayan
danışanım içinde bulunduğu gerçekliği kendisinin yarattığına inanmıyordu.
Evlenmek istiyordu ancak karşısına uygun kişinin çıkmamasından ve
birlikteliklerinin kısa sürede bitmesinden yakınıyordu. Bilinç üstü seviyede
bir hayat arkadaşı istiyordu ve kendince uygun standartları belirlemişti.
Yaptığım çalışmalarda fark ettik ki ! bilinçaltı seviyede evliliğin özgürlüğünü
kısıtlayacağı inancı, çevresinde gördüğü mutsuz evlilikler ve kendisinin de
böyle olabileceği korkusu, karşısına daha iyi biri çıktığında evliliğinin bu
birlikteliğine engel olacağı endişesi taşımaktaydı. Bu kadar yoğun bilinçaltı
dinamikleri ile isteğine ulaşması mümkün değildi. Bir ipi düşünelim iki
tarafından aynı anda iki kişi çekiyor. İpin gerilmesi gibi kişide gerginleşir.
Bilinçaltımız mıknatıs gibidir.
Kendi inançlarını yansıtan şeyleri çeker. Bilinçaltımızda belli bir inanç
varsa, bilinçaltımız bu inanca uygun titreşimler yaratır ve bunu yansıtan veya
buna uyan olayları ve insanları kendine çeker. Buna son dönemlerde adı çokça
duyulan çekim yasası denmektedir. Yerçekimi yasasının varlığının kesin olması
gibi çekim yasasının varlığı da kesindir. Eğer bilinçaltınız yaşamınızın zor
geçeceğine inanırsa, gerçekten yaşamınız zor olacaktır. Karşılaşacağınız
olaylar ve insanlar hayatımızı zorlaştıracaktır. Eğer bilinçaltımız paranın zor
kazanılacağına inanırsa, para zor kazanılır. Karşınıza çıkan fırsatlar para
kazanmak için insan üstü çaba göstermeniz gerekenler olacaktır. Sizin
gerçeğinizi yaratan inancın ne olduğuna siz karar veremezsiniz, bilinçaltınız
verir.
İstemediğimiz bir durum karşısında
bu durumu hazırlayan içsel sebepler ne olabilir ? Bu durum çoğu zaman
bilinçaltı korkularımızın bir sonucudur.