Yaşamımızda
yaptığımız davranış biçimlerinden biriside etrafımızdaki kişilere ve
düşüncelere aşırı önem verip onları kendimizden daha büyük ve önemli yapmaya
çalışmaktır. Bunu yaptığımızda yaşamımızdaki kontrolü onlara veririz. Bu
aslında kendimizi geçersiz kılmaktır.
Benim bakış
açıma göre; “Soyut âlemle ilgili her
türlü bilgi insan zihninin ürünü, yaratımı, uydurması, anlamlandırması ve
yorumlanmasıdır.”
Her insan
uygun koşulları yaratarak yeterince kendi içerisine dönerse bazı enerjisel
durumları deneyimlerler. Bu durumu sordukları bir sorunun cevabı veya bulmak
istedikleri bir şeyle ilgili bir bilgi olarak bağlantılandırabilir veya
anlamlandırabilir.
Devamında o
deneyimlediklerini sahip olduğu bilgi birikimlerini referans alarak diğer
insanlara aktarma işlemine geçer. Yani hissetmiş olduğu enerjisel boyutu bir
forma ve yapıya sokup üzerine bir elbise giydirerek görünür ve anlaşılır
kılamaya çalışır. Bu bazen bir enerji tanımlaması, bu bazen bir varlık olarak
gösterme, bu bazen bir mistik olaya atıf yapma vb. şeklinde olabilir.
Bu aslında
kişinin deneyimlediği ya da hissettiği enerjiyi madde dünyasındaki bir şeylerle
ilişkilendirmesi ve bağlantılamasıdır.
Ortaya
çıkan bu bilgiyi başka kişilerin nasıl kullanacağı onların kişisel seçimidir. Çoğunlukla
için iki yöntem kullanılır. Birincisi, bilgiyi doğru ya da yanlış yapmaya çalışmak
ki bunu yaptığımızda onu yaşamımızla ilgili ve bağlantılı yaparız. İkincisi
doğrulama veya yanlışlamaya girmeden ona “Bu
ilginç bir bakış açısıdır.” gözüyle bakıp gündemimize almamak.
Bu seçimleri
farkındalıkla yapıldığı sürece sorun teşkil etmez. Sorun o yorumu yaşamımız
için kutsal, vazgeçilmez, dokunulmaz mutlak gerçek olarak tanımladığımızda
ortaya çıkar. O zaman kişi, insan zihninin yaratmış olduğu yorumun esiri ve
kölesi olur. Buda kişiyi manipülasyona ve yönlendirmeye açık hale getirir.
Benim için
bu kişiler “Aklını kiraya verenler” grubudur.
Aklı ile hareket etmek yerine başkalarının söyledikleri ve düşüncelerine göre yaşamını
sürdüren kişilerdir. Çoğunlukla da değişim yaratan şeyler ortaya çıktığında en
çok gürültü ve yaygara koparan değişime direnenler onlardır. Kendilerine ait düşünceleri
olmadığı için elindekileri kaybetmek istemezler.
Farkındalıkla davranmak nedir?
Bilgiyi sorgulayıp
ona göre davranmaktır.
Bu bilgi
neyle ilgili?
Bu bilginin
kaynağı nedir?
Bu bilginin
referansı nedir?
Bu bilgi
ile hedeflenmek istenen şey nedir?
Bu bilgiye
inanmak yaşamımda ne yaratır?
Bu benim
hayatıma katkı olabilir mi?
İstediklerimi
elde etmekte yardımcı olabilir mi?
Karşılığında
beni hangi sınırlamalara tabi tutuyor?
Bunun
karşılığında benden istenen şey neler ve karşılığında ne ödemek zorunda kalacağım?
Burada söylenmemiş
gizlenmiş hangi gerçekler/yalanlar var?
Size
aktarılanlar aklınıza yatmıyorsa kendi yaşantınız için onu ilgili ve geçerli
kılmak zorunda değilsiniz. Bu “bir
ilginç bakış açısı” deyin ve orada bırakın.
Yaşamınıza
katkı olacağını düşünüyorsanız onu kullananın ama onu kendinizden büyük
yapmayın. Kendi düşüncelerinizden daha önemli ve değerli kılmayın.
Bu ne demek?
Örneğin,
İstanbul’dan Paris’e gitmek istiyorsunuz. Gidiş aracı konusunda bir tercih
yaparsınız. Ve uçağı seçtiniz. İstanbul’dan bindiniz ve Paris’e inip uçaktan
indiniz. Uçağı bırakıp orada yapmak istediğiniz şeylere devam ettiniz.
Uçak muhteşem bir araç değil mi? Buna rağmen
diğer işleri yaparken uçak artık sizinle olmaz. Zihninizin bir parçası olmaz.
Onu sadece
yolculukla ilgili yaptınız ve inince o bağlantıyı kestiniz. Uçak muazzam bir
araç olmasına rağmen onu kendinizden büyük yapmadınız. Onu sadece yolculuğunuz
ile ilgili yaptınız ve hayatınızın diğer alanlarına sokmadınız. Sahip olduğu
güç nedeniyle onu kutsal yapmadınız.
Benim soyut
âlemle ilgili söylenenlere bakış açım da bu duruma benzerdir. Onları sadece
birer araç olarak görürüm. Onları insan zihninin üretimi, yaratımı, uydurması,
yorumlaması ve anlamlandırması olduğunu bilirim ve ona göre davranırım.
Kendi
aklımdan önemli ve büyük yapmam. Sadece sorarım ve katkı olacağını düşünürsem kullanırım.
İşim bittiğinde bırakırım. Onun geçerli olduğu alan bellidir. O alan dışında
onu hayatımın her alanı ile ilgili, bağlantılı ve geçerli yapmayı seçmem.
Bu bana
özgürlük verir. Hiçbir düşüncenin doğruluğunu veya yanlışlığını savunmak
zorunda kalmıyorum. Seçim özgürlüğüne sahibim. Seçebilirim de seçmeyebilirim
de. İki seçeneğe aynı anda sahip oluyorum. Onu kullandım diye onu ölene kadar
hayatımın bir parçası yapmak ve savunmak zorunda değilim.
İnsanlar
yaşamlarını önceliklerine ve önemlerine göre yaşarlar. Son günlerde bu konuda çok
fazla yönlendirme ve algı yönetimi yapılıyor. Virüs nedeniyle yaşam önceliğimiz
değişti. Yaşamı tehdit eden şeylerden korumak insan bedeninin en önemli
önceliğidir. Tehdidin virüs ya da başka bir şey olması fark etmez. O nedenle virüsü
olduğu şey dışında yaşamınızı zorlaştıracak gereksiz başka şeylerle ilgili ve
bağlantılı yapmamanızı tavsiye ederim.
Yukarıdakilerin
hepsi benim zihnimin ürünü, yaratımı, uydurması, anlamlandırması ve yorumlanmasıdır.
Onunla ne yapacağınız sizin seçiminizdir.
Katkı olması dileğiyle.
Katkı olması dileğiyle.
Bundan daha
iyi nasıl olur?
Başka neler
mümkün?
Halis ŞAHİNER
Halis ŞAHİNER
************************************************
Daha fazla yaratım aracı ve bilgi için kitaplarımı satın alarak hayatınıza katkıda bulunmak ister misiniz?
Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabı
Daha İyi Bir yaşam için
BİLİNÇLİ YARATMA SANATI
******************************
Kitapları Temin İçin : cekimyasasi@hotmail.com
Tel/Whatsapp : 0 553 06 00 464
0 yorum: