Bu çalışma hikayesi danışanın özel hayatına saygı kapsamında izni alınarak yayınlanmıştır.
******************************************************************
Bir takipçimle yapmış olduğum bir çalışmayı paylaşmak istiyorum. Danışan 29 yaşında bekar meslek sahibi bir bayandı. Kendisi benden bireysel danışmanlık hakkında bilgi talep etmesinden sonra yaptığımız ilk görüşmede önce yapacağımız çalışma detayları hakkında bilgi verdikten sonra kendisine ne istediğini sordum.
Bu çalışmadan ne
bekliyordu? Bu çalışma hayatında ne gibi bir değişiklik yapmasını bekliyordu?
Şu anda hayatında rahatsız olduğu konu neydi?
Bu soruların temel amacı
konuyu genelden daha dar özellikli konuyu tespit etmeyi amaçlıyordu. Kendisi
ilişkiler konusunda sorun yaşadığını şimdiye kadar hayatında 3 kişi ile ilişki
yaşadığını ancak üçünün de kendisini terk ettiğini söyledi. Şu anda bir yıldır hayatında bulunan kişi işe
kendisinden oldukça büyük yaşta evli birisiydi. Karşılıklı bir etkileşim olmuş
karşılıklı hediye alıp vermelerde bulunulmuş. Bir süre ayrılma girişiminde
bulunsa da daha sonra aynı iş ortamda bulunmaları nedeniyle yeniden konuşulmaya
başlanmış bir kişiydi. Zaman zaman yaptığının hata olduğunu düşünüp kişiden
ayrılmak istese de onu arama isteğine direnmeye karşı koyamayıp aradığı bir
kişiydi.
İlk başlangıçtaki görünüş
kendisinden büyük birisini tercih etmek çocuklukta babası ile sorunu olduğunu
düşündürdü. İlgi ve sevilme ihtiyacı.
Kendisine 6 sorudan oluşan
soru formu gönderdim. Ve Annesi, babası, hayatındaki kişi ve ayrıldığı ve kendisini
rahatsız eden kişiler hakkında formdaki soruları cevaplamasını istedim.
Soruların cevabı
geldiğinde şaşırdım. Soruları iki kişi için kısa kısa cevaplandırmıştı. Gelen
cevapta hayatındaki sorunların kaynağı olarak gösterdiği en önemli kişi olarak
ablası geliyordu. Onunla ilgili yazdığı
konu ise ablasının kendisini sürekli eleştirmesi ve onu onaylamamasıydı. Bir
diğer konu hayatında olan erkekti.
Çalışma başlangıcında ablası ile ilgili rahatsızlığını anlatmasını istedim. Ablasının ailede çok popüler olduğunu, tüm kararların ablasına danışarak verildiğini, ablasının herkes tarafından sevildiğini söyledi. Ablası ailede otoriter birisiydi. Ailede dört kardeştiler. Kardeşler arası yaş farkı vardı. Ablası ile yaş farkı 11 yaştı. En büyük abisi ile kendisinden bir büyük abisi vardı. İki abisi arasında da ablası vardı. 2 erkek 2 kız çocuk. İşin ilginç tarafı bunun bakış açısına göre ablası ailedeki her şeyi kontrol ediyordu.
Çalışma başlangıcında ablası ile ilgili rahatsızlığını anlatmasını istedim. Ablasının ailede çok popüler olduğunu, tüm kararların ablasına danışarak verildiğini, ablasının herkes tarafından sevildiğini söyledi. Ablası ailede otoriter birisiydi. Ailede dört kardeştiler. Kardeşler arası yaş farkı vardı. Ablası ile yaş farkı 11 yaştı. En büyük abisi ile kendisinden bir büyük abisi vardı. İki abisi arasında da ablası vardı. 2 erkek 2 kız çocuk. İşin ilginç tarafı bunun bakış açısına göre ablası ailedeki her şeyi kontrol ediyordu.
Kararlar alınırken
ağabeylerine çok fazla sorulmazken mutlaka ablasına soruluyordu. Baba dışarıda
çalışıyordu. Çoğunlukla dışarıda oluyordu. Kendisi ile çocuklukta ablası
ilgilenmişti. Ablası ilgilendiği içinde tüm hayatını ablası üzerine kuruştu.
Ailede en büyük abisinin
kendiye ilgilendiğini babasının da ilgilendiğini hatırlıyordu. Onlar onu çok
seviyorlardı. Babasının eve gelişini beklediğini hatırlıyordu.
Ancak onun için en büyük
sorun ablasıydı. Hayatı boyunca ablası sürekli onu eleştirmiş ve yaptığı hiçbir
işi onaylamamıştı.
Kendisine derin bir nefes
almasını söyledim ve ablası ile ilgili kendini rahatsız eden bir sahneye
gitmesini istedim. Aklına gelen ilk sahne ilkokul çağlarındayken ablasıyla
beraber olduğu bir sahneydi. Ablası saçını boyattırmış. Boyayan kıza övgüler
yağdırıyordu. O ise o sahnede boyanın
kuruması ile ilgili bir konu hakkında fikrini söylemişti. Saçının güneşte daha
iyi kuruyacağını söylediğinde aldığı tepki onu rahatsız etmişti. Boyanın
kimyasal olduğu kurumasının güneşle alakalı olmadığını şeklinde terslenmişti.
Ablası diğer kıza övgüler yağdırırken kendisini eleştirmiş aşağılamıştı. Ne
hissettiğini söyledim. Bunun için ablasına öfke ve kızgınlık duyuyordu. Ablasına
olan öfke kızgınlıktan dolayı arka plandaki esas duygusunu göremiyordu. Gördüğü
tek şey ablasına olan öfke ve kızgınlığıydı.
Biliyordum ki birisine
karşı yoğun bir öfke ve kızgınlık duyuyorsak arka planda canımızı acıtan bir
şey vardır. Orada canımızı acıtan şey ise karşımızdaki kişinin yaptığı şey
değildir. Bizim kendimizin yapmış olduğunu düşündüğümüz yanlış davranıştır.
Bizim kendimize bakış açımızdır. Kendimizi suçlu görmemiz ve yaşadığımız olaya
verdiğimiz anlam ve kendimizi affedememiz nedeniyle egonun devreye girmesi ile
başka bir suçlu yaratılarak öfke o tarafa yöneltilerek suçluluk duygusunu
bastırmak isteriz. Hedef saptırmayla kendimiz suçlamak duygularımızla yüzleşmek
kaçınarak başka bir kişi ve şeyi suçlayarak kendimizi güvende hissederiz.
Kendimizle yüzleşmekten
kaçınmak içinde ısrarla o suçlamaya tutunmaya devam eder o kişi affetmeyi
reddederiz. Çünkü affedersek çıplak gerçekle yüzleşmek zorunda kalacağımızdan
korkarız. Kendimizle yüzleşeceğimiz konunun esas sorunun beklide yüzde biri
olduğunu hiçbir zaman fark etmeyiz. Sorunla ilgili yüzde doksan dokuzu
affederken o yüzde birlik kısımdan dolayı yıllarca kendimiz suçlar ve
aşağılarız. Bu enerjiyi boşaltmadığımız için bu takıntı aynı tür olayları
yıllarca hayatımıza çeker.
Bende arka plandaki
duygusunu görebilmesi için ablasına olan öfke ve kızgınlığını boşaltmasını
istedim. Zorda olsa biraz kibarda olsa ablasına olan öfke kızgınlığının bir
kısmını boşalttı. Ne hissettiğimi sorduğunda aslında oradaki kızgınlığının
kendisine olduğu ortaya çıktı. Ablasının onu onaylamayacağını dikkate
almayacağını bile bile konuştuğu için kendisini suçluyordu.
İhtiyacı olan şey ilgi ve
sevgiydi. Bunun için ablasına ne kadar yaranmaya çalışsada karşılığında hep
reddedilme, aşağılanmaya maruz kalıyordu. Öfkesinin nedeni ilgi ve sevgi için
yaptıklarının karşılığını alamamaktı. Ablası evde en cok dikkati çeken kişiydi.
Bir birey olarak kendiside sevilmek ve dikkate alınmak istiyordu. Kimse dikkate
almıyordu. Dikkate alınmak için ise ablasına yaranmaya çalışıyordu. Ama sonuç
hep hüsran oluyordu.
Annesi ile ablası sürekli
birlikte kendi aralarında konuşuyorlardı. Ablası ile aralarında 11 yaş vardı,
kendisinin farkına vardığı dönemler aslında ablasının ergenlik dönemleriydi ki
ablasının kendi sorunları varken kendisi ile ilgilenemeyeceğinin farkında
değildi. Ablasının yaşı genç kızlığa yakın olduğu için annesi ile iletişimi bir
şekilde fazlaydı. Çünkü annenin de konuşmak için birine ihtiyacı vardı.
Kendisinin yaşı küçük olduğu için bu konuşmaların içinde olamıyordu. Olamadığı
içinde kendisini dışlanmış hissediyordu. Ve evde en küçük olmanın etkisiyle
birilerinin kendinin farkına varmasına çalışıyordu. Birilerinin ilgilenmesini
bekliyordu. Kendince fedakârlıklar yapıp dikkat çekmeye çalışıyor ancak ilgi
sevgi bulamadığı içinde kendisine en çok ilgiyi ve sevgiyi vermesi gereken
annesini elinden aldığını düşündüğü ablasına yoğun öfke duyuyordu.
Bir taraftan da belki de
annesi ile ilişkisi için kendine yardım etmesi için ablasının dikkatini çekmeye
ve onun tarafından onaylanmaya çalışıyorken diğer taraftan beklentilerinin karşılanmadığını
düşünerek ezilmişlik ve aşağılanmadan dolayı ondan gizli gizli nefret ediyordu.
Farkında olmadan kendisinden 11 yaş
büyük birisi ile rekabete girmişti. Eşit olmayan şartlar nedeniyle kaybetmeye
zaten baştan mahkûmdu.
Ablasının bu kadar popüler
ve değer verilen birisi olduğu yerde onun hissettiği şey değersizlik
duygusuydu.
Evde ona ilgi gösteren
kişiler evdeki büyük erkeklerdi. Büyük abisi ve babası. Ki onlarla da arasında
oldukça yaş farkı vardı. Bu durum onu hep çocukça davranmaya ve bu şekilde
insanların ilgisini çekmeye çalışmanın kaynağı olan kayıtlardı.
Kendi yaşıtı insanlarla
uyum sağlayamamasının kendisinden yaşı büyük bir inanla beraber olmasının
nedeni de buydu. Kendisini arayıp soracak kendini güvende hissettirecek liman
arıyordu. Adamın kadınlara karşı zaafı
vardı. Adam 52 yaşında 29 yaşında, normal şartlarda birbirine uygun olmayan bir
çift iken adam çıtır bir kız bulmuş ve kaybetmemek için elinden gelini yapıyor.
Onu sürekli arıyor ve onun aradığı baba ve aile şefkatini veriyor, onu koruyor.
Ona değersizlik
hissettiren bir diğer sahnede ilkokuldaki bir kız arkadaşının ona sen güzel
değilsin demesi olmuştu. Ablası ile ilgili sorgulama esnasında ilkokuldaki
arkadaşının kendisine söylediği bu söz aklına geldi. Normalde bu söz onun için önemli olmasaydı bu
sözü hatırlamazdı. Bu söz onun kendine güvensizliğinin bir diğer kilit taşıydı.
Konuyu çözmek için basit bir tiyatro oyunu oynattım. O sahneye gitmesini ve
arkadaşının ona o sözü söylerken hayal etmesini istedim. Yalnız arkadaşı o sözü
söylerken arkadaşının sözünün önünden çekilmesini yan dönmesini arkadaşının
sözünün sanki başka birini söyleniyormuş gibi yanından geçmesini seyretmesini
söyledim. Bunu yapınca bir rahatlama geldi kendisine ve o anda başka bir şeyi
fark etti bu sözü ona söyleyen kızın boyu kısaydı. Kedisine bu sözü söyleyen
kızın kendine güveni olmadığı için kendi zayıf yönünü kapatmak için bir şekilde
başkasını aşağılayarak kendini yükseltmeye çalışıyordu. Arkadaşının gönderdiği
o olumsuz enerjiyi üzerine alarak ve karşılayarak onu rahatlatırken kendisi dip
yapıyordu.
Kendisine daha önce
ayrıldığı kişilerin neden ondan ayrıldığını düşündüğünü söyledi. Önce
bilmiyorum bana bir şey söylemediler dedi. Daha sonra derin bir nefes al ve
kendine sor dediğimde ise onları duygusal olarak onları doyurmamış olabilirim
dedi. Bir erkeği hayatında tutabilmesi için onu duygusal olarak doyurması
gerektiğine inanıyordu. Kendisince bildiği yöntem de sürekli onu arayıp
sormaktı. Aslında bunu yaparken de arka planda arkadaşının ona söylediği sen
güzel değilsin lafı olduğu için kendine güvensizlik ve kaybetme enerjisi vardı.
Karşıya gönderdiği bu enerji ile karşısındaki kişi için ne yaparsa yapsın
sonuçta onu kaybediyordu. Aynı zamanda yaptıklarının karşılığını alamadığı
içinde öfkeliydi.
Ama farkında olmadığı bir
şey vardı; Ona duygusal olarak biri tatmin etmek ne demek diye sorduğumda bir
cevap veremedi. Çünkü kendisine koymuş olduğu hedef ve vermiş olduğu bir görev
için bir tanımlama ya da sınırlama yapmamıştı. Bu tanım çok genel bir tanımdı
çünkü başka bir insanı her dakika her an duygusal olarak tatmin etmen mümkün
değildi. Çünkü her bireyin kendi özgürlüğü vardır. Herkes farklı davranır
farklı şeylerden hoşlanır. Eğer biz karşımızdaki kişiyi tam anlamıyla tatmin
etmeye uğraşırsak tüm hayatımızı diğer kişi için feda etmemiz gerekir. Ki bu
durum aslında köleliktir. Bu mümkün olmayacak bir şeydir. Birisi için köle
olduğunda bu durumda kendi hayatını yaşayamayacağın için daha da mutsuz olman kaçınılmaz
sondur. Ona bu durumu açıkladım.
Farkında olmadan kendisine
ucu açık bir hedef koyduğu için hedefe ulaşması mümkün değildi. Onaylanması
mümkün değildi. O da kendini onaylayan kabul edecek kişiye geri dönüş yapmıştı.
52 yaşındaki adama.
Çünkü bu adam kadınlara
zaafı ve onu kaybetme korkusu ile sürekli olarak ben buradayım mesajları
gönderiyordu. Onu sürekli telefonla arıyor soruyor. Ona hediye gönderiyor
işinde yardım ediyordu. Kendisinin diğer kişilere yaptığını bu adamda kendisine
yapıyordu. Tabi doğal olarak ta bu ortamda bu adamdan duygusal olarak kopması
mümkün olmadığı için sürekli adamı arayıp adamın iltifatlarını duymak hoşuna
gidiyordu. Hayatında abisinden ya da babasından sonra birisi onu onaylamıştı.
Bunu kaybetmek istememsi doğal bir şeydi.
Yaşadığı şeylerle başa
çıkabilmesi için ihtiyacı olan ana şeyin kendisini sevmesi olduğunu söyledim.
Bununla ilgili olarak her sabah ayna çalışması yapmasını tavsiye ettim. Aynada
gözlerinin içine bakarak kendini sevdiğini söylemesi bir süre sonra içindeki
sevgi açlığını azaltacaktı. Bunun dışında yine ayna karşısında en az 1 saat
üzerinde bir şey yokken vücudunu seyretme çalışması yapmasını tavsiye ettim.
İhtiyacı olan en önemli
şey kendisini olduğu gibi kabul etmesiydi. Bunu da ancak başkalarına bakarak
değil kendine bakarak yapabilirdi. Hatalarıyla sevabıyla kendisini olduğu gibi
kabul edecekti ki dışarıda sevgi aramasın, onay aramasın. Sevgi ve onay
almadıkça canı yanıp mutsuz olmasın.
Ona kendisini güçlü
hissettirerek bazı telkinler gönderdim ve bir hafta boyunca konuştuklarımız ve
tespitlerimiz konusunda düşünmesini ve hayatındaki yansımalarını takip etmesini
söyledim.
Sevgilerle
Halis Shnr
Merhaba Halis bey..bir şey sormak isterdim..bu hanımın hayatında deyişiklikler oldumu??ablası onu onemsedimi??
YanıtlaSilLutfen cevab verseydiniz
SilDanışan ikinci çalışma için dönmedi. Çalışmaya devam etmedi.
SilUzun süre önce yapılan bir çalışmaydı.
Son durumu hakkında bilgim yok.
Teşekkurler cevablandırdıınızçin)
Sil