Kendi içimde yaptığım çalışmalar sonrasında benim rahatsız olduğum konuların büyük kısmının kaynağının kendime güven sorunumdan kaynaklandığını fark ettim. Olay aslında benim kendime güven konusunda yeterli olmadığımı düşündüğüm konularda hayatımın kontrol etmesi için birilerine izin vermemden kaynaklanıyordu.
Olayın can alıcı noktası buydu izin vermek. Aslında
hepimiz hayatımızda sürekli etrafımızdaki kişilere kendi dünyamıza
girmesi için izin veriyoruz. İzin vermediğimiz hiç bir şey bizim
dünyamıza girme şansı yok. Çünkü herkes düşünceleri ve algıları ile
oluşturduğu kendi dünyasında yaşıyor. Bu
bizim özelimiz bu sahip olduğumuz en değerli varlığımız. Ve biz
yaşamdaki bazı beklenti ve isteklerimiz nedeniyle birilerine bu özel
dünyaya giriş izni verirken bir başkasına bu izni vermiyoruz. Birilerine
bizi kontrol etmesi için yetki vermekteyiz. Burada bir diğer temel
unsur ise beklenti. Ve bu beklenti duygusu bizim ruhsal halimizi ve duygularımızı temel noktasını oluşturuyor.
Aynı
anda etrafımızda olan olaylara ait milyarlarca bilgi varken beynimiz o
bilgilerden sadece birkaç baytlık olanı kullanır. Hepimizin bir zihin
filtresi var ve biz bu zihin filtresi vasıtasıyla bilinçaltımızı gelen
bilgiyi kontrol ederiz. Zihin filtremizin izin verdiği bilgiyi dikkate
alırız. Aslında izni bir anlamda zihin filtremiz girişindeki
bekçilerimize veriyoruz. Bu zihin filtremizdeki izinleri değiştirerek
olaylara karşı algılarımızı ve tepkilerimizi değiştirebiliriz.