Düşüncelerimizin Çakra'larımıza etkileri
Çakra kelimesi
Sanskritçe tekerlek anlamına gelir ve enerjilerden meydana gelen bir organdır.
Enerji beden ile madde beden arasında bağlantıyı sağlar. Çakralar ruhun,
boyutlarla (evren ile) olan bağlantısını sağlarlar. Ham enerji olarak aldığımız
ruhsal enerji, düşünce ve duygulara dönüşünce, auranın katmanlarında
biçimlenerek kişilik yapısını oluşturur. Bu yüzden her insanın kendine özgü bir
"ruh bedeni" (aura) ve "can bedeni" vardır. Can bedenin
içinde de varlık özü (eskilerin "töz" dedikleri) vardır.
İnsan ruhu,
deneyimlediği her hangi bir olumsuz duygu, düşünce veya hatıra karşısında,
bunları sentezlemeye ve çözümlemeye hazır olmadığı zaman, bu enerjilerin
akışını geçici olarak durdurarak, bu enerjilerle bütünleşmemeye çalışır. Bu
yöntemle kendini korumaya, mutlu ve sağlıklı tutmaya calışır. Ancak, bloke
edilen enerji'yi, çalışma masası üzerine konulan bir dosya gibi
değerlendirebiliriz. Bu dosyalar zaman içerisinde artarsa, (insan bu konuları
sentezleyerek, kendi tavrını ve tarzını geliştiremezse), başlangıçta korunma
mekanizması olarak yapılan davranış, ciddi bir blokaja yol açar.
Blokajın her
türlüsü, aslında ruhun bütün katmanlarındaki akışına engel olur, ancak
özellikle bulunduğu yerde (boyutlar ve çakralarla bağlantılı olarak) zaman
içerisinde psikosomatik bir rahatsızlık ortaya çıkaracaktır.
Blokajlar da her
şey gibi sonuçta yine enerjiden oluşmaktadır. Bu nedenle varlıklarını devam
ettirebilmek için, yine enerji ile beslenmek zorundadırlar. Bu yüzden blokajlar
tıpkı kanser tümörleri gibi, insan bedeninden kendilerine bir enerji hattı
çekerek, ruhsal enerjilerle beslenir, o kişinin bilincinde ya da bedeninde
enerji azlığına sebep oluştururlar. Ancak eğer o insan, henüz bir travmayı atlatacak
konuma gelmemişse, blokaj kalkmaz.
Blokajların da
bir mantığı ve bir oluşma sebebi vardır. Bazı blokajlar, o insan gelişim
süresini tamamlayıp, o konuyla ilgili olan bilgi düzeyini arttırdıktan sonra,
kendiliğinden dağılabilir. İnsan, kendini geliştirdiği alanlarda, bazı çakralar
diğerlerinden daha geniş, bazıları daha küçük, bazıları tamamen kapalı
olabilir, bu da o insanın kişiliği ve yaşam tarzı ile alakalıdır. İdeal olarak
bütün çakraların uyum içersinde ve eşit büyüklükte olması, hepsinin aktif
olarak çalışması olsa da, böyle bir durumu her zaman muhafaza etmek mümkün
değildir. Ancak çakraların tamamen, veya uzun süre kapanması, hem ruhsal, hem
de fiziksel hastalık zemini hazırlar.
1. Kök Çakra:
Bu çakra kuyruk sokumu kemiğinin sonunda yer alır.
Kök şakra fiziksel bedenin enerji kaynağıdır ve dünyayla olan bağlantımızı
simgeler. Dünyaya kök salmamız ve kendimizi emniyette hissetmemiz iyi çalışan
bir kök şakra ile mümkün olabilir. Temel yaşam fonksiyonlarını sürdürme
açısından bu şakra çok önemlidir. Sağlam bir kökü olmayan bir ağaç nasıl ilk
fırtınada devrilirse kök çakrası iyi çalışmayan bir insanda zorluklarla
mücadele edemez. Kök şakra bedende bacaklar, ayaklar, kemikler, kalın
bağırsaklar, omurga ve sinir sistemini kontrol eder. Aynı zamanda cinsellikle
de ilgisi vardır. Kök çakra kırmızı renk yayar. Kök çakranın elementi
topraktır.
Kök çakra güven ve güvensizlik ile ilgili
düşüncelerden etkilenir. Yaşamınıza ve yaşamınızdaki insanlara güvenle
yaklaştığınızda olumlu etkileşimler kök çakranızın düzenli çalışmasına yardım
eder. Güven sorunu ise kök çakrayı bloke edecektir. Yaşamınızda bazı
zorluklarla karşılaştığınızda bu zorluklara bakış açınız da kök çakrayı oldukça
önemli ölçüde etkiler. Eğer zorluklara karşı esnek ve sorunları aşabileceğinize
dair güçlü bir inançla bakıyorsanız, kök çakra bundan olumlu etkilenirken, ben
bu sorunu aşamam, elimden bir şey gelmez inancınız kök çakranızı bloke
edecektir.
Kök çakranızın
olumlu çalışmasına en büyük katkıyı sağlayacak düşüncelerden biri de, dünyayı
eviniz gibi görmeniz ve evrensel kardeşlik duyguları taşımanızdır. Toprak ana
kavramı buna en uygun tanımlardan biridir. Yaşamımızı devam ettireceğimiz
besinlerin yetiştiği, tüm insanlığa hizmet eden ve ayrım yapmayan toprak bir
anne figürüne çok yakındır. Beslenmek ve barınmak insanın en temel
ihtiyaçlarıdır ve her ikisi de toprakla bağlantılıdır. Dünyanın hepimizin evi
olduğu ve hepimizin bu evde birlikte yaşayan bir aile olduğu inancını yaşam
felsefesinin bir parçası yapmış bir insanın kök çakrası bundan oldukça olumlu
etkilenecektir.
2. Sakral Çakra:
Erkeklerde penis ve kadınlarda klitorisin
iki parmak üzerinde bulunur. Cinsel enerjiyi ve zihinsel üretkenliği simgeler.
Heyecan duyma, isteme, imajinasyon yeteneği, aile kurma ve maddiyat bu şakra
ile bağlantılıdır. Sakral çakranın elementi su rengi ise turuncudur. Bedende
böbrekler, idrar torbası, dolaşım sistemi, lenfatik sistem, üreme organları,
anne sütü 2.çakranın etkisi altındadır. Kan hastalıklarına düzgün çalışmayan
sakral Çakra yol açar. Cinsel sorunların çoğunun nedeni de 2.çakradaki enerji
dengesizlikleridir.
Zihinsel olarak kendinizi çeşitli kalıplarla sınırlamamanız ve önyargılardan arınmanız, sakral çakranızın çalışmasını olumlu etkileyecektir. Zihinsel olarak keskin görüşlere sahip olmayan, esnek düşünebilen ve olaylara önyargısız yaklaşan insanların sakral çakraları çok daha pozitif durumdadır. Sakral Çakranın direk cinsellikle ilgili olduğunu düşünürsek, cinsel olarak saplantılı düşüncelere ve duygulara sahip olmamanız da sakral çakranızın olumlu olarak çalışmasına katkıda bulunacaktır. Eşinizle aranızdaki cinsel ilişkinin tatmin ediciliği nasıl sakral çakrayı olumlu etkiliyorsa cinselliğe bakış açınızın dengeli olması da sakral çakranızı olumlu olarak etkileyecektir. Yaşamı doğal akışında algılamanız ve ilerlemekten, değişimden korkmamanız da sakral çakranın dengeli çalışması açısından çok önemlidir.
Önüne sürekli set
çeken, yeni yaşam deneyimlerinden korkan ve ne olursa olsun durumunu muhafaza
etmeye çalışan insanların, sakral çakralarında çeşitli blokajlar ve sorunlar
oluşacaktır. Yaşamı geldiği gibi yaşamak ve gelecekle ilgili endişelerden, ya
da abartılı beklentilerden kaçınmak sakral çakranın dengesi açısından önemli
olacaktır.
3. Solar Pleksus Çakra:
Göbeğin
yaklaşık iki parmak altında bulunur. Adına güneş sinir ağı çakrası da denir.
3.şakra diğer insanlarla ilişkilerimizi, beğenilerimizi, toplumsal kimliğimizi,
irademizi ve amaçlarımıza ulaşmaktaki kararlılığımızı simgeler. Kendini kontrol
etme ve başarı isteği de 3.çakrayla ilgilidir. Bedende ise karaciğeri, sindirim
sistemini, pankreası, onikiparmak bağırsağını ve dalağı etkiler.
İrademizi ne
şekilde kullandığımız ve amaçlarımıza ulaşmaktaki yöntemlerimiz solar pleksus
çakrayı oldukça önemli biçimde etkiler. İrademize hâkim olamamamız ve
düşüncelerimizle eylemlerimizin farklı olması bu çakranın düzgün çalışmasının
önündeki en önemli engellerden biridir. Ayrıca yaşam amaçlarımızı doğru tespit
edememiş olmak ve kendimize bir rota çizmeden günübirlik yaşıyor olmamız da,
solar pleksus çakrayı bloke eden bir diğer etkendir. Otoriteyle olan
ilişkilerimizin dengesizliği, aşırı boyun eğen ya da isyan eden yaklaşımlar
solar pleksus çakramızın çalışma düzenini olumsuz olarak etkileyecektir.
Bir birey olarak
değerli olduğumuzu bilmek, toplumsal yaşamın dışında kendimize ait bireysel
kimliğimizi benimsemek, kendi değer yargılarımıza ve yaşam felsefemize uygun
bir yaşam biçimi oluşturmak, standartlarımızı belirlemek ve bunlara uymak solar
pleksus çakranı dengeli çalışmasındaki en önemli öğeler olacaktır. Ayrıca
sorumluluklarımızı ne ölçüde kabullendiğimiz ve zevkle yerine getirdiğimizde bu
çakramızı derinden etkilemektedir. Sorumluluklarımızı yerine getiriyor bile
olsak eğer bunu isteksizce ve sevmeden yapıyorsak solar pleksus çakrayı çok
olumsuz olarak etkileyecektir.
Önemli olan bir
birey olarak varlığımızı doyumlu ve sevgiyle devam ettirebilmemizdir. Sevgi ve
duygusal tatmin yoksa solar pleksus çakranın bloke olması kaçınılmazdır. Toplum
içindeki yaklaşımlarımız, kendimizi nasıl değerlendirdiğimiz ve dışarıya nasıl
yansıttığımız, hedeflerimizi belirledikten sonra buna uygun hareket edip
edemediğimiz ve içsel isteklerimizle dışsal yaşam biçimimizin uyumu bu çakranın
çalışma şeklinin belirlenmesinde esastır. Solar pleksus çakrayı en çok
etkileyen düşünceler içsel durumuzla dışsal koşullarımızın uyumuyla ilgilidir.
Kendimizi birey olarak ne ölçüde benimsediğimiz, özsaygımız, toplumsal
ilişkilerimiz ve iradi kararlarımıza uygun bir yaşam sürdürme çabamız bu
çakramızın olumlu olarak çalışmasına önemli ölçüde katkıda bulunacaktır.
4. Kalp Çakrası:
Vücutta
göğsün tam ortasında kalbin hizasında yer alır. Sevgi, şefkat, fedakarlık,
duygusal bütünlük, kendini adayabilme, derin mutluluk gibi özellikleri
simgeler. Bu şakra direk duygularla ilgilidir. Timüs bezi bu çakranın
etkisindedir ve ürettiği hormon mutluluk hormonudur. Timüs, uyarıldığında
salgıladığı hormonlar kişide haz ve mutluluk duygusu yaratır. Timüs bezi
büyümeyi düzenler, bağışıklı sistemi hücreleri olan T hücreleri burada üretilir
ve lenf sistemini kontrol eder. Vücutta kalp, sırtın üst kısmı, ciğerlerin alt
kısmı, kan ve dolaşım sistemi fonksiyonları bu çakranın etkisindedir.
Kalp çakrasını en fazla şey sevgi anlayışımız ve diğer insanlarla sevgi alışverişimizdir. Sevgi kavramına bakış açımız ya da sevgiyi yaşama şeklimiz "eğer" ya da "çünkü" türü bir anlayışsa kalp çakramız önemli ölçüde bloke olacaktır. "Eğer benim dediklerimi yaparsan seni severim" ya da " Seni seviyorum çünkü bana karşı çok hoşgörülüsün" tarzı bir sevgi türü kalp çakrasının olumlu olarak çalışmasına bir katkıda bulunmadığı gibi tam tersi bir etki yapacaktır. Ancak "RAĞMEN" türü bir sevgi anlayışı kalp çakrasına olumlu etki yapacaktır. "Seni çok sinirli olmana rağmen seviyorum", " Seni beni anlamamana rağmen seviyorum" yaklaşımı kalp çakrası için en doğru sevgi türüdür. Evrensel olarak tüm insanların bir bütün olduğunu anlamak ve evrensel sevgi kavramı içinde yaşamak kalp çakrasının en önemli besinidir. Affetmek de kalp çakrasının dengeli çalışması için oldukça önemli olan bir kavramdır. Affetmeyi bilmek ve gerçekten affedebilmek insanın üzerindeki negatif enerji yükünü alan ve hatta hücrelerini bile yenileyen duygudur.
Başkalarını
affetmek kadar kendimizi de affetmek çok önemlidir. Geçmişteki hatalarımız,
kendimizi yargıladığımız bazen de artık düşünmek istemediğimiz ancak içimize
bir yerlere gömdüğümüz suçluluk duygularını sürekli içimizde taşımamız
hastalıklara yol açan en önemli etkenlerden biridir. Kalp çakrasının bağışıklık
sistemiyle ilgili olduğunu düşünürsek kendimizi ve başkalarını sevgiyle
affetmenin hastalıklara karşı direncimizi nasıl etkileyeceğini daha iyi
anlayabiliriz. Bencillik duygularından arınmanız ve kendimizi başka insanların
da yerine koyarak düşünebilmemiz kalp çakramızı olumlu olarak etkileyen bir
diğer unsur olacaktır.
Karşılıksız sevgi
hisleri, fedakârlık ve hoşgörülü olmak kalp çakrasının dengeli çalışması için
çok önemlidir. Ancak bu duyguları içten ve doğal yaşamak, hissetmek gereklidir.
İnsanın kalbinden gelen sevgi, merhamet, ilgi, anlayış, affetmek duyguları
nasıl kalp çakrasının çalışmasına olumlu etki yapıyorsa kızgınlık, nefret,
öfkeyi içinde saklama gibi duygular da kalp çakrasının çalışmasını olumsuz
olarak etkiler ve bloke eder.
5. Boğaz Çakrası:
Vücuttaki
yeri boyun ve boğaz arasındaki çukurdadır. Konuşma yeteneğimizi, ses
tellerimizi, dürüstlüğü, düşüncelerimizi ve duygularımızı doğru ve açık olarak
anlatma yeteneğimizi bu şakra simgeler. İnsan vücudunda boyun, boğaz, çene, ses
telleri, bronşlar, ciğerlerin üst kısmı ve kollar bu çakranın etkisindedir.
Tiroit bezi de bu şakra ile ilgilidir.
Boğaz çakrasını
en fazla etkileyen düşünce biçimi dürüstlüktür. Dürüstlük sadece doğru konuşma,
yalan söylememe olarak algılanmamalıdır. Elbette yalan söylemekten kaçınmak
boğaz çakrasının dengeli çalışması için çok önemlidir. Ancak kişinin kendine
karşı dürüst olması da en az başkalarına karşı dürüst olması kadar önemlidir.
Gerçekten istediğimiz gibi bir hayat mı yaşıyoruz? Bundan sonra ne yapmak
istiyoruz? Kendimizi gerçekten bağışladık mı? Gerçekten ona kızgın mıyız?
Bu ve bunun gibi
birçok soruya çoğu zaman cevaplar vermekten kaçınırız ya da kendimizi
kandırırız. Belki yaşam koşullarımız istediğimiz gibi olmayabilir ve şu anda
bunu değiştirmek için elimizden bir şeyin gelmeyeceğine inanabiliriz ama bunu
kabul etmek yerine ben hayatımdan memnunum, ne yapalım bu da fena değil demek
bize çok daha fazla zarar verecektir. Oysa ben bu durumdan memnun değilim,
aslında şunları istiyorum ve bundan sonra bu durumu değiştirmek için yaşamımda
elimden geldiğince değişimler yapacağım şeklinde bir düşünce boğaz çakramızın
dengeli çalışması için çok önemli olacaktır. Boğaz çakrasını olumsuz olarak
etkileyen bir diğer düşünce biçimi, gerçek düşüncelerimizi ve duygularımızı
açıklamaktan kaçınmamızdır. Bu kendimize verdiğimiz değerle ve özsaygımızla
yakından ilişkilidir. Hayır demeyi bilmemek, kimseyi kırmamak için herkese iyi
davranmaya çalışmak ve söylemek istediklerimizi içimize atmak boğaz çakramızın
çalışma düzenine zarar veren diğer tutumlardır. Boğaz çakrasını olumlu olarak
etkileyen düşünce bicimde özsaygıyı, duygularını ve düşüncelerini ifade etmek
konusundaki kararlılığı ve sosyal iletişimlerimizdeki dengeyi gösterebiliriz.
************************************************
KONTROL SENDE kitabımı satın alarak hayatınıza katkıda bulunmak ister misiniz?
KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN
***********************************************
6. Alın Çakrası:
Vücutta
alnın ortasında iki kaşın arasında yer alır. Bu şakraya üçüncü göz çakrası da
denir. Sezgi gücü, altıncı his gibi duyu dışı algılamalarımızı etkileyen bu
çakradır. Vücutta ise duyu organlarını kontrol eder ve beyinle direk
bağlantılıdır. Bu çakranın kontrol ettiği içsalgı bezi hipofizdir. Hipofiz
temel salgı bezidir çünkü endokrin sistemindeki diğer salgı bezlerinin
çalışmalarını kontrol eder. Diğer bezlerin uyumlu çalışması için hipofizde bir
sorun olmaması gerekir. yorgunluk, sinirsel hastalıklar, migren ve sinirsel
iltihaplar 6. chakrada oluşmuş enerji düzensizliklerinden kaynaklanır.
İçimizden bazen
bir ses gelir ve bize hayır yanılıyorsun doğru olan bu değil der. Ancak biz bu
sesi bir an için duyar sonra aklımızın bize söylediğini yapmayı tercih ederiz.
Bu ses ciddiye alınmadıkça kısılır ve sonunda duyulamayacak kadar az çıkmaya
başlar. Bu ses bizim yüksek benliğimizin sesidir ve kendini ifade etme şekli de
sezgilerdir. Yüksek benliğimiz bizimle sezgisel olarak konuşur ve oldukça
kırılgandır. Onu dinlememek ya da anlamaya çalışmadan sadece mantığımıza
güvenmek bir süre sonra susmasına neden olacaktır. Alın Çakramız yüksek
benliğimizle irtibatımızın sağlandığı ve sezgilerimizin kaynağının bulunduğu
merkezdir. Bu çakranın düzgün ve dengeli çalışması içimizden gelen bu sese
kulak vermemiz ve ona güvenmemizle mümkün olacaktır. Sezgilerimizi takip
ettiğimiz ve onlara değer verdiğimiz sürece yüksek benliğimizin sesi daha çok
çıkar ve artık onunla bağlantı kurup istediğimiz cevabi almamız çok kolaylaşır.
Zihinsel olarak
esnek olmak ve kalıpsal düşüncelerden kurtulmakta alın çakramızın dengeli
çalışmasına önemli ölçüde yardım edecektir. Sadece maddeye dayalı bir yaşam
bicimi ve ruhsal yaşamı reddetme alın çakramızı bloke ederken ruhsal olarak da
bizi besleyecek ve geliştirecek faaliyetlerde bulunmamız alın çakramızın olumlu
olarak çalışmasına katkıda bulunacaktır.
7. Tepe Çakrası:
Tepe
çakrasına Taç Çakra da denir. Vücutta kafanın üstünde en yüksek noktada
bulunur. Bu nokta bebeklerde bulunan ve sonradan kapanan bıngıldak dediğimiz
bölümdedir. Tepe çakrası yüksek bilincimizle bağlantılıdır. Evrensel enerjiyi
aldığımız yer taç çakradır ve bu şakra tamamen açıldığında diğer çakradaki tüm
tıkanıklılar da çözülür. Sahip olduğumuz dinsel inançların gücü ve Yaradan'a
teslimiyet bu şakra ile ilgilidir.
Kendimizi evrenin merkezinde görmemiz ve evrene sadece kendi bakış açımızdan anlamlar yüklememiz tepe çakramızın dengeli çalışmasına önemli ölçüde engel olacaktır. Bir Yaratıcı inancı ve Yaradan'a teslimiyet düşüncesiyle sorunlarımızı sıkıntılarımızı üzerimizde taşımamız yerine Yaradan'a havale etmemiz tepe çakramızın dengeli ve düzenli çalışmasını sağlayacaktır. Evrensel enerjiyi aldığımız yer olan tepe çakrası yaşamımızdaki dengelerle de ilgilidir. Yaşamımız belli sınırlarla kapatmamız ve gerçek potansiyelimizin farkında olmamamız bu çakrada çeşitli sorunların çıkmasının başka bir nedenidir. Yaşama açık, canlı ve en önemlisi umudunu asla kaybetmeyen bir bilinçle hayatımızı idame ettirmemiz bize yepyeni pozitif enerjiler verecek ve tepe çakramızın ve ona bağlı olarak diğer çakralarımızın da dengeli çalışmasına yardım edecektir.
Umut kavramı tepe
çakra için oldukça önemlidir. Her zaman umudunu içinde taşıyan ve canlı tutan
insanların tepe çakraların çok daha sağlıklı çalışmaktadır. Artık her şey bitti
hiç umut yok seklinde bir düşünce kalıbına sıkışan ve bunu kalbiyle de
onaylayan bir insanın tepe çakrası bloke olur ve bu blokaj tüm çakralara
olumsuz yansıyarak o kişinin evrensel yaşam enerjisi ile arasındaki bağları
zayıflatır. Bu durum uzun bir süre devam ederse kişi için artık gerçekten hiç
umut kalmaz. Ölümcül hastalıkları yenen ya da onlara yenilen insanların
arasındaki en önemli fark da budur. Biri umudunu asla kaybetmezken, diğeri
kaybetmiş ve hastalığına yenilmiştir. Evreni bir bütün olarak görmek ve
kendimizin de bu bütünün çok değerli bir parçası olduğunu bilmek tepe çakranın
dengeli çalışması açısında çok önemli olacaktır.
Her birimiz
evrende tekiz ve çok önemliyiz. Ancak evrendeki diğer tüm canlılar da bizim
gibi tek ve çok önemli. Kendi değerimizin algılanmasını istiyorsak önce başka
canlıların değerini algılamalı ve onları takdir etmeliyiz. Yaşamda bir amaç
sahibi olmamız ve amacımızın sadece bizi ya da ailemizi değil tüm insanlığın
faydasını içermesi de bu çakranın çalışma şekli açısından çok önemlidir. Bencil
ve diğer insanlar için zararlı olabilecek amaç ya da eylemler bu çakranın
çalışma dengesine önemli ölçüde zarar verirken evrensel sevgiye dayalı,
herkesin iyiliği gözetilerek tasarlanmış amaçlar ya da eylemler tepe çakrasının
çalışmasına olumlu olarak etki yapacaktır.
Çakra Olumlamaları
Kök
Çakra:
Vücudumu seviyorum
Yaşamak çok güzel
Yaşamak istiyorum
Dünyanın ve toprağın enerjisi
beni besliyor ve bana şifa veriyor
Dünyayı seviyorum
Sakral
Çakra:
Yaşama sevincim her gün daha
da çoğalıyor
Vücudum canlı ve sağlıklı
Cinselliğimi tüm kalbimle
seviyor ve yaşıyorum
Her dakika gerçekleşen
mucizeleri görüyor ve onlardan mutluluk kazanıyorum
Solar
Çakra:
Ben güçlüyüm
Otoritemi ve gücümü, doğal
haliyle yaşıyor ve kullanıyorum
Görüyorum
Kalp
Çakrası:
içimdeki sevgiyi
genişletiyor, büyütüyorum
Bütün duygularıma evet
diyorum
Güveniyorum
Hissediyorum
Özgürce ve ve saf bir şekilde
seviyorum
Boğaz
Çakrası:
Varoluşumun ifadesini özgür
ve yaratıcı bir tarzda gerçekleştiriyorum
Ben özgürüm
Duygularımı ifade etmek, bana
mutluluk veriyor
Duyuyorum
Kendimi özgürce ifade
ediyorum
Kendimi sevgiyle ifade
ediyorum
Alın
Çakrası:
Varım
Bakış açım ve toleransım
genişliyor
Tüm duygularımla algılıyorum
içimdeki sezgi gücünün sesini
sürekli, hep daha iyi algılıyorum
Taç
Çakra:
Var olan herşeyle birim.
Tanrıya, evrene açığım
Anlıyorum
Birlik bilincindeyim
Kaynak : Alıntıdır
aklıma takılan 1-2 soru var
YanıtlaSil1.her çakra için 1 gün çalışmak yeterlimi mesala 1.gün kök çakra 2.gün sakral çakra vs gibi
2.sadece çakra meditasyon müziği dinlesek ve olumlama yeterli olurmu çakra açmak için
Deneyip hayatına yansımasına bakabilirsiniz.
YanıtlaSilCakra meditasyon müziği hata veriyor indiremiyorum Halis bey yardimci olur musunuz?
YanıtlaSilLinki güncelledim.
YanıtlaSil