Hayatımızda ne yaşıyorsak düşüncelerimizle
hayatımıza biz çekiyoruz. Bunu sağlayan şey ise bizim zihnimiz. Zihnimizde,
bedenimiz gibi canlı bir sistem ve yaşamını sürdürmek ve enerji üretebilmesi
için onunda yakıta ihtiyacı var.
Bedenimizin ihtiyacı olan şeyler fiziksel yiyecekler, zihnimizin ki ise düşüncelerimiz. Bedenimiz yiyecekleri sindirerek enerjiye dönüştürürken zihnimizde düşünceleri enerjiye dönüştürüyor. Güçlü ve sağlıklı bir beden istiyorsak yapmamız gereken şey yediklerimize dikkat etmemiz, güçlü ve huzurlu bir yaşantı istiyorsak ta zihnimizde yakıt olarak kullandığımız düşüncelerimize dikkat etmemiz gerekir.
Bedenimizin ihtiyacı olan şeyler fiziksel yiyecekler, zihnimizin ki ise düşüncelerimiz. Bedenimiz yiyecekleri sindirerek enerjiye dönüştürürken zihnimizde düşünceleri enerjiye dönüştürüyor. Güçlü ve sağlıklı bir beden istiyorsak yapmamız gereken şey yediklerimize dikkat etmemiz, güçlü ve huzurlu bir yaşantı istiyorsak ta zihnimizde yakıt olarak kullandığımız düşüncelerimize dikkat etmemiz gerekir.
Abur cubur rasgele yediğimiz yiyecekler
nasıl midemizi bozuyor ve tüm kimyamızı değiştiriyorsa aynı şekilde kontrol
etmediğimiz düşüncelerde bizim zihnimizin dengesini bozarak duygusal tepkiler
vermemize neden oluyor. Bu duygusal tepkileri anlamadığımız ve bu enerjiyi
boşaltamadığımızda ise vücudumuzda hastalık diye tabir ettiğimiz yansımaları
oluşmaktadır.
Bedenimizle ilgili konularda vücudumuz
yediğimiz yiyeceğe bazen hızlı bir şekilde fiziksel bir tepki verdiği için
uygun olmayan yiyecekten vazgeçebiliyoruz bazen de vücut onunla içten içe
mücadele ederken zararlı kimyasallar vücudun bazı yerlerinde birikiyor ve
tolare edilme miktarı aşılınca ortaya çıkıyor.
Zihinde ise durum biraz daha farklı olmakta
rahatsız olayını anlamak bilinçaltının çalışması konusunda yeterince bilgili
olmadığımız için bazen yılları almaktadır. Bu nedenle de farkına varmak ya da
çözüm uzun bir süreç almaktadır.
Zihnimizde sürekli bir hareket vardır.
Zihnimiz düşünceleri yakıt olarak kullanarak bunları enerji haline getirir.
Enerji kaliteside kullanılan yakıta bağlıdır. İstediğimizi elde etmek için
isteğimize uygun kaliteli bir enerji yaymalıyız. Bir yerden bir yere su taşımak
istediğinizi düşünün, suyun kontrolsüz üstü açık bir kanal içinde her türlü
pislik ve çakıl taşı vb malzeme karışan bir ortamda taşıdığınızı düşünün. Diğer
taraftan alacağınız suyun kaliteli olmayacağı da aşikârdır. Bunlar için gerekli
tedbirleri almak zorundasınız. Suyun kaynağından başlayarak tedbir almak bize
kaliteli şekilde suyun taşınmasını sağlar. Suyu boru içerisinde taşır, girişe
bir filtre koyar ve fiziksel olarak kaynak ve boru çevresinde izalosyan yapıp
koruma altına alırsanız çıkışta alacağınız suda buna uygun kaliteli olacaktır.
Bizim en değerli varlığımız olan
zihnimizdeki düşüncelerimizi kontrol etmek yerine etrafımızda olan olayların
peşine takıldığımızda yukarıda tanımlamaya çalıştığım kontrolsüz su taşımasına
benzer işlemleri yaptığımız için elde ettiğimiz şeyde istemediğimiz şeyler
olmaktadır.
Bulunduğumuz ortamda saniyede binlerce
bilgi beynimize ulaşmakta bilinçaltımız bunun çok küçük kısmına işlem
yapmaktadır. Bunu belirleyende bilincimizin odaklandığı konu ya da noktadır. Bilincimizin
odağını ise düşüncelerimizin yakıt olarak kullanılması ile bilinçaltımıza
gönderilen bilgi karşılığında ile bilinçaltımızdan gelen cevabın birleşimi
belirler ve buda enerji olarak etrafa yayılır. Bunlar gönderilen bilginin
bilinçaltındaki karşılığına göre öfke, kızgınlık, mutluluk, sevinç vb
enerjileri olabilmektedir.
Zihnimiz canlılığını korumak içi sürekli yakıta ihtiyaç duymakta ve kendine gönderilen her düşünceyi yakıt olarak kullanmaktadır. Ve sonuçta sürekli etrafa bir enerji yayılmaktadır. Yayılan bu enerjide kâinatın yasalarından birisi olan çekim yasasının işleyişi gereği kendine uygun enerjilere çekmektedir.
Zihnimiz canlılığını korumak içi sürekli yakıta ihtiyaç duymakta ve kendine gönderilen her düşünceyi yakıt olarak kullanmaktadır. Ve sonuçta sürekli etrafa bir enerji yayılmaktadır. Yayılan bu enerjide kâinatın yasalarından birisi olan çekim yasasının işleyişi gereği kendine uygun enerjilere çekmektedir.
Huzurlu bir yaşam istiyorsak yapmamız
gereken şey düşüncelerimizi kontrol etmektir. Zihin filtremizi kontrol etmek
düşüncelerimizin zihnimizde gelişigüzel kısır döngüye girerek kontrol dışına
çıkmasını önlemektir.
Zihnimiz sürekli bir şeylerle meşgul olmak
istediği için içinde düşünceler sürekli dolaşır. Sürekli zihnimizi meşgul eden
düşünceleri kontrol altına almadığımızda bu düşünceler bizi esir eder ve onlar
bizi kontrol altına alır. Yaşadığımız birçok olayda bu durum başımıza gelir ve
düşüncelerimizin esiri olarak onların kontrolü altına gireriz. Oluşan kısır
döngüyü kırmadıkça da o enerjiyi o ruh halini devam ettiririz.
Birisi ile tartıştığımızda egomuz devreye
girer ve bizi koruma adına bizim haklı olduğumuz konusunda düşünce üretmeye
başlar. Siz ben haklıyım dediğiniz anda egonuz ve bilinçaltınız yüzlerce
binlerce nedeni hemen bulup o düşünceyi desteklemeye başlar. Olayın farklı
boyutunu görmek yerine odağınız sadece sizin haklı olduğunuz noktaya takılır
kalır. O kısır döngü içerisinde haklıyım düşüncelerini yakıt olarak kullanan
zihin bir süre sonra kontrolden çıkar. Ve zihin filtresi sadece haklı olduğunu
destekleyen düşüncelerin geçmesine izin verir. Ve bir anda zihninizde bir kısır
döngü oluşur.
Bu durumdan kurtulmanın yolu kısır döngüyü kırmaktan geçmektedir. Ancak kısır döngü içerisinde iken bu durum çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bu konuda kararlı net bir tavır izleyip zihinde bir boşluk yaratmayı sağlayabilirsek kısır döngünün çıkış yolunu bulabiliriz.
Bu durumdan kurtulmanın yolu kısır döngüyü kırmaktan geçmektedir. Ancak kısır döngü içerisinde iken bu durum çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bu konuda kararlı net bir tavır izleyip zihinde bir boşluk yaratmayı sağlayabilirsek kısır döngünün çıkış yolunu bulabiliriz.
Bu konuda kişisel gelişim kitaplarında bazı
yöntemler önerilmektedir. Bunlardan birisi dilinizi hafifçe ısırmak, içinizden
sert ve kararlı bir şekilde zihninize “dur” demek ya da benim de kullandığım
yöntem olan ve içimden tekrarladığım “Zihnimde huzur, sakinlik, dingillik, uyum
ve denge hakim” cümlesini kullanmak.
Bu işlemleri yapıldığı anda zihninizde bir
anlık boşluk oluşur ve kısır döngüden çıkış yolunu görme imkânına sahip
olursunuz. Tabi burada önemli olan şey farkındalık. Kısır döngü içinde
olduğunuzu fark etmek.
Bu konuda yakın zamanda yaşadığım bir olayı
paylaşmak istiyorum.
Bu sene yaz tatilinde devletin sahil kenarındaki eğitim tesislerine gitmek için müracaat ettim ve rezervasyon yaptırdım. Ben, eşim, kızım ve oğlum toplam dört kişilik bir aile olarak. Bu arada eşim tatilden önce ailesinin yanındaydı orada tatile gideceğiz muhabbeti içerisinde eğitim tesisinde odalar beş yataklı olduğu için kayınbiraderimin oğlu oğlumdan bir yaş büyük oda gelmek istemiş ve bana sormadan onada söz vermişler.
Benim bu olaydan tam tatil öncesi haberim oldu. Yatacak yer konusunda sorun yok Eğitim tesislerinde ödeme sistemi kişi sayısına bakılmadan dönemlik oda ücreti alınıyor. Yemek ise lokantada seçimine göre peşin ödeme sistemine tabi. Ne yersen onu ödüyorsun.
Bu sene yaz tatilinde devletin sahil kenarındaki eğitim tesislerine gitmek için müracaat ettim ve rezervasyon yaptırdım. Ben, eşim, kızım ve oğlum toplam dört kişilik bir aile olarak. Bu arada eşim tatilden önce ailesinin yanındaydı orada tatile gideceğiz muhabbeti içerisinde eğitim tesisinde odalar beş yataklı olduğu için kayınbiraderimin oğlu oğlumdan bir yaş büyük oda gelmek istemiş ve bana sormadan onada söz vermişler.
Benim bu olaydan tam tatil öncesi haberim oldu. Yatacak yer konusunda sorun yok Eğitim tesislerinde ödeme sistemi kişi sayısına bakılmadan dönemlik oda ücreti alınıyor. Yemek ise lokantada seçimine göre peşin ödeme sistemine tabi. Ne yersen onu ödüyorsun.
Bana sorulmadan onay verilmesinden dolayı rahatsız olmuştum. Tatil başladı. Ben ailesi gönderirken en azından cebine bir miktar para koyar yemek masraflarını karşılar diye bekliyordum ama hiç de öyle bir şey yoktu. Tatilde bana ilave bir yük gelmişti. Harcadığım para çok fazla bir şey değildi ama zihnimde o parayı verdiğim için bir öfke kısır döngüsü oluşmuş ve tatilin tadını çıkarmak yerine o düşüncenin esiri olmuştum.
Israrla o gencin kendi yemek parasını ödemesini bekliyordum. Ödemediği içinde içten içe öfke ve kızgınlık duyuyordum.
Birkaç gün bu şekilde geçtikten sonra bir
gün plajda bu genç şaka olsun diye kızımın terliğini kuma gömmüş, sonra
çıkarmayı unutmuş denize gitmiş. Yemek için toparlanıp plajdan ayrılmak
istediğimizde terliğin olmadığı ortaya çıktı. Terliği aramaya başladılar,
güneşin yer değiştirmesinden dolayı şezlongların yeri değiştiği için terliği
gömdüğü yer belli değildi. Olayın o gencin başının altından çıkması benim kaç
gündür içimdeki kızgınlığımı tetikledi, çocuğa karşı “ne biçim adamsın, adam
terliği nereye sakladığını bilmez mi” diye biraz sert konuştum. Beş dakikalık
arama sonrasında en sonunda terliği bulduk ama benim zihnim kısır döngüye
girmişti. Haklı olduğum konusunda kendi kendime zihnimde sebepler buluyordum.
Suratım iki karış somurtuyordum. Bir taraftan haklıyım diyordum diğer taraftan
söz söylediğim için eşim ve çocuklarımın beni suçlayacağını düşünüp zihnimde
kendimi savunuyordum. Zihnimde konuşuyordum.
Birden zihnimde bir şey belirdi ve ben kendime “ne yapıyorum?” dedim. Bir yıldır beklediğim tatilimi üç beş kuruş para için kendime zehir ediyordum.
Birden zihnimde bir şey belirdi ve ben kendime “ne yapıyorum?” dedim. Bir yıldır beklediğim tatilimi üç beş kuruş para için kendime zehir ediyordum.
Zihnim bir düşüncenin peşine takılmış gidiyordu o anda
aklıma daha önce Bilinçaltının gücü kitabında okumuş olduğum cümle geldi “Zihnimde huzur,
sakinlik, dinginlik, ayıklık ve denge hakim.” Birkaç kez bu cümleyi tekrarladığımda zihnim sustu ve bir boşluk oluşturdu. Ve kendime
neler oluyor dedim. Yaşadığım olay neydi? benim kızgınlığımın ve öfkemin nedeni neydi? Ben kime ne açıklama peşindeydim?
Ben o çocuk için harcama yaptığım için rahatsızdım. Bu çocuk benim için ne anlam ifade ediyor dedim. Zihnimde kayınpederimin bu çocuğa özel ilgisi belirdi. Kayınpederim kayınbiraderimin oğluna karşı özel ilgisi vardı. Eşim en büyük çocuk olmasına ve benim kızım en büyük torun olmasına rağmen kayınpederim ikinci torun olan o çocuğa karşı özel ilgisi vardı. Ve ben aynı ilgiyi benim çocuklarıma yeterince göstermediğini düşündüğüm için kayınpederime öfke duyuyordum. O çocuğu benim çocuklarımın rakibi olarak görüyordum. Kayınbiraderimin küçük bir kızı vardı ama o benim için hiçbir zaman dikkate alınacak birisi olarak görülmediği için önemsizdi.
KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN
Ben o çocuk için harcama yaptığım için rahatsızdım. Bu çocuk benim için ne anlam ifade ediyor dedim. Zihnimde kayınpederimin bu çocuğa özel ilgisi belirdi. Kayınpederim kayınbiraderimin oğluna karşı özel ilgisi vardı. Eşim en büyük çocuk olmasına ve benim kızım en büyük torun olmasına rağmen kayınpederim ikinci torun olan o çocuğa karşı özel ilgisi vardı. Ve ben aynı ilgiyi benim çocuklarıma yeterince göstermediğini düşündüğüm için kayınpederime öfke duyuyordum. O çocuğu benim çocuklarımın rakibi olarak görüyordum. Kayınbiraderimin küçük bir kızı vardı ama o benim için hiçbir zaman dikkate alınacak birisi olarak görülmediği için önemsizdi.
************************************************
KONTROL SENDE kitabımı satın alarak hayatınıza katkıda bulunmak ister misiniz?
KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN
***********************************************
Çocuklarımın kuzenleri ile araları çok iyiydi. Benim hissettiğim durum onlar için önemli değildi. Dedelerinin
o çocuğa karşı zaafını biliyor ve
kabullenmişlerdi ve keyifle yaşamaya devam ediyorlardı. Olay yavaş yavaş netleşmeye başlamıştı. Benim kızgınlığım kayınpederimeydi ama ona bir şey söyleme imkânım olmadığı için hedefimde o çocuk vardı. Kayınpederimin çocuklarıma yeterince değer vermediğini düşüyordum.
Düşünüyordum. Kritik
kelime buydu. Gerçekten
öylemiydi? Biraz
daha beyin jimnastiği yapınca başka bir şey gördüm. Aslında oradaki konu çocuklarım değildi. Konu kendimdi, benim değersizlik korkum
vardı. Benimle aynı ortamda ya da
mekanda benim dışımda birine benden fazla ilgi gösterilirse ben
kendimi değersiz hissediyordum. Bunu ben sürekli yaşıyordum. Kayınpederimin o çocuğa davranışlarını da aynı şekilde algılıyordum. Anne karnında yaşadığım istenilmeme
durumu benim kendimi değersiz istenmeyen kişi olarak tanımlamama neden olmuştu ve bana ilgi gösterilen bir yerde ilgi başka birine kaydığında otomatik değersizlik ve
istenmeme korkum tetikleniyor ve ruh halim değişiyordu.
O çocuğa karşı öfkem kayınpederime duyduğum öfkenin bir yansımasıydı. Aslında kayınpederim beni sevip değer veriyordu. Hiç sorun yaşamadım. Ama benim kendi çocukluğumdaki kalıp senaryo yazıp nedeniyle kurban rolü oynuyordum.
Sorun tamamen benim düşünce kalıplarımdan kaynaklanıyordu. Çocuğu kendime rakip olarak görüyordum. Gülünç bir olaydı.
Sorun tamamen benim düşünce kalıplarımdan kaynaklanıyordu. Çocuğu kendime rakip olarak görüyordum. Gülünç bir olaydı.
Kendime şunu sordum, şimdi ne yapabilirim. Olaya farklı nasıl bakabilirim. Bir
şeyin farkına vardım ben sürekli çekim yasasını kullanmaya çalışıyor ve hayatıma sürekli bir şeyler çekmeye çalışıyordum. Sürekli istiyordum,
sürekli birileri
bana bir şeyler versin diye bekliyordum. Ama verme konusu olduğunda hiçte bonkör değildim. Birisi borç istediğinde daha önce yaşamış olduğum geri almada
sorun yaşadığım için vermek istemiyordum. Karşılığında bir şey almayı hesapladığım içi birisi içi harcama yapmayı istemiyordum. Bu
durum çekim yasasına aykırıydı. Alma verme dengesi olması gerekiyordu. Ayrıca çekim yasasında istenilen bir şeyin nasıl geleceği ancak Allahın takdirine bağlıydı. Yolunu o tespit
ediyordu birilerini birilerine aracı ediyordu. Ben bana gelen şeylerde birileri
aracı oluyordu. Ben
bunu sevgiyle karşılıyor ve kabul ediyordum.
Doğal olarak bende birileri için araç olmam gerekiyordu. O anda şunu fark ettim, o çocuk bu tatili yapacaktı, çekim yasasını çalıştırmış ve istemişti, yaratanda ona bir fırsat sunmuş ve beni aracı yapmıştı. Ben onun tatiline aracı olan birisiydim.
Önümde iki seçenek vardı o aracılığı sevgiyle kabul etmek ya da onun davranışlarını değiştirmesini bekleyip geri kalan günlerimi de kendime zehir etmek. O para benden başka türlüde çıkabilirdi. Ki fazlasıyla da çıktı. Tatil bitiminde son gün yolda araçta sorun çıktı ve yol yardımını çağırıp akü değişikliği yaptırdım.
Doğal olarak bende birileri için araç olmam gerekiyordu. O anda şunu fark ettim, o çocuk bu tatili yapacaktı, çekim yasasını çalıştırmış ve istemişti, yaratanda ona bir fırsat sunmuş ve beni aracı yapmıştı. Ben onun tatiline aracı olan birisiydim.
Önümde iki seçenek vardı o aracılığı sevgiyle kabul etmek ya da onun davranışlarını değiştirmesini bekleyip geri kalan günlerimi de kendime zehir etmek. O para benden başka türlüde çıkabilirdi. Ki fazlasıyla da çıktı. Tatil bitiminde son gün yolda araçta sorun çıktı ve yol yardımını çağırıp akü değişikliği yaptırdım.
Bu konuyu anlayınca olayları akışına bıraktım. Sorunun kaynağı tamamen bendim. O çocuk kendi hayatını yaşıyordu. Benim kendimde görmem gereken durum için benim hayatıma rol almıştı. Kalan günlerimi daha
huzurlu ve tatilin tadını çıkartarak geçirdim.
Bu olaydan sonra bir kez daha şunu anlamıştım. Her insanın özgür iradesi var. Buda o kişi kendi iradesine göre davranışta bulunma imkânı verir. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım karşı tarafın davranışını -bizi rahatsız etse de- karşı taraf kendi istemeden değiştirmez.
Bu olaydan sonra bir kez daha şunu anlamıştım. Her insanın özgür iradesi var. Buda o kişi kendi iradesine göre davranışta bulunma imkânı verir. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım karşı tarafın davranışını -bizi rahatsız etse de- karşı taraf kendi istemeden değiştirmez.
Hayatımızda huzuru istiyorsak yapmanız gereken önce bu olayın bizi neden
rahatsız ettiğine bakmamız ve bu olayı neden hayatımıza çektiğimizi sorgulamaktır.
Hissettiğiniz şey tamamen sizin düşüncelerinizle yarattığınızdır. Karşı taraf sizin zihninizin içindeki bilemez. Belki de o davranış biçimi onun düşüncelerine göre normaldir. Karşı tarafın davranışlarını değiştirmesi için istediğiniz kadar beklenti içerisinde olun bir anlam ifade etmez.
Hissettiğiniz şey tamamen sizin düşüncelerinizle yarattığınızdır. Karşı taraf sizin zihninizin içindeki bilemez. Belki de o davranış biçimi onun düşüncelerine göre normaldir. Karşı tarafın davranışlarını değiştirmesi için istediğiniz kadar beklenti içerisinde olun bir anlam ifade etmez.
Huzuru istiyorsanız geveze zihninizi durdurup oluşan boşlukta sizi rahatsız eden düşünce kalıbınızı bulup yeni düşünce kalıbı ile değiştirmeniz gerekir.
Olaylara ya da olan bitene anlam yükleyip karşı tarafın davranışlarını değiştirmesini beklemek yerine düşüncelerimizi değiştirmek en kolayıdır.
Olaylara ya da olan bitene anlam yükleyip karşı tarafın davranışlarını değiştirmesini beklemek yerine düşüncelerimizi değiştirmek en kolayıdır.
Sevgilerle
Halis Şahiner
************************************************
Daha fazla yaratım aracı ve bilgi için kitaplarımı satın alarak hayatınıza katkıda bulunmak ister misiniz?
Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabı
Daha İyi Bir yaşam için
BİLİNÇLİ YARATMA SANATI
******************************
Kitapları Temin İçin : cekimyasasi@hotmail.com
Tel/Whatsapp : 0 553 06 00 464
elinize sağlık.çok güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilDaha başka neler mümkün?
YanıtlaSil