Para durumumuzu değiştirebileceğimize inanmak çok zordur.
Sınırlarla yaşarız ve sadece para ile ilgili titreşimimizi değiştirerek
hayatımıza daha çok para çekeceğimize inanmak çoğumuz için mümkün
değildir. Bizler paranın zor kazanıldığını öğrendik. Üniversitede
okursak, büyük bir şirkette sağlam bir göreve gelirsek, orada da özel
yaşamımızdan fedakârlık yaparak çalışırsak para kazanacağımızı öğrendik.
Dolayısıyla korku çalışması yaparak, düşünce ve duygularımızın
titreşimini değiştirerek daha çok paranın bize gelebileceği fikrini
kavramak çoğumuz için çok zor.
Bolluk ve bereketi hayatımıza çekmekte karşılaştığımız bir engel daha vardır… Hak etmek.
Bunu ifade ediyoruz ama genelde bu ‘hak etmiyorum’ duygusunu fark etmek
daha zordur. Hak etmek neye bağlıdır? Bir laf vardır “Hak verilmez,
kazanılır”…evet Hak nasıl kazanılır? Öğretmen olmayı nasıl hak ettim?
Okula gittim, derslere katıldım, eğitim aldım, sınavları geçtim ve bir
diploma aldım… Birisinin bize bir tavsiyede bulunma hakkına sahip olması
için bizim yaşadıklarımızı yaşamış ve aşmış olmasını bekleriz. Fakir
birisi bize para konusunda bilgi verme hakkına sahip olamaz diye
düşünürüz. İşe yeni başlamış birisinin bizim gibi senelerdir bu işi
yapan bir kişiye tavsiyede bulunma hakkı olduğunu düşünmeyiz. Demek hak
tecrübe ve eğitim ile gelen bir şeydir. O zaman mevcut kazancımız ve
durumumuz bizim bugüne kadar aldığımız eğitimin bize getirdiği haktır.
Realitemiz, gerçeğimiz budur. Daha fazlasını kazanmak için daha çok
öğrenmek, daha çok tecrübe edinmek gerekir. Biz sadece daha fazlasını
isteyip gelmesini bekleyemeyiz… Çünkü onu hak edecek bir şeyler
yapmadık. Algımız bu. Sınırımızda bu dur. EFT ile sınırları yıkarız… Bu
sınırı yıkarsak ne olur?