Söylediklerinize
dikkat edin; düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize
dikkat edin; duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza
dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza
dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza
dikkat edin; değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize
dikkat edin; karakterinize dönüşür...
Karakterinize
dikkat edin; kaderinize dönüşür...
Mahatma Gandhi
Kendi
gerçekliğinizi kendiniz yaratırsınız. Kendiniz hakkında ne düşünüyorsanız siz O
Kişisiniz. Ne bir eksik, ne bir fazla.
Düşüncelerimiz
hayatımızı şekillendiriyor. Başımıza gelen şeyler tamamen düşüncelerimizin bir
ürünü. Aynı anda çevremizde meydana gelen birçok olayın bilgisi bize ulaşırken
beynimiz onu sadece çok küçük bir kısmını işleme sokar. Odağımızda olan şeyle
alakalı olanları. Farkında olarak ya da olmayarak odağımızı neye çevirmişsek,
onumla ilgili bilgileri toplarız. Dışarıda bir şey bulamazsak bu kez zihnimiz o
düşünceyi kısır döngüye sokarak gittikçe büyütür. Kısır döngü ise egoyu devreye
sokar ve bize mağduriyet ve acıyı getirir. Farkındalık zihnimizi kısır döngüden
kurtarır.
Farkındalık kendinizi keşif çalışmasında en önemli konudur. Farkında olursanız daha fazla süre bulunduğunuz anda olacağınız için bu size olayları daha geniş görme ve algılama imkânı verecektir.
Farkındalık kendinizi keşif çalışmasında en önemli konudur. Farkında olursanız daha fazla süre bulunduğunuz anda olacağınız için bu size olayları daha geniş görme ve algılama imkânı verecektir.
Mağduriyet
bizim bebeklikten itibaren öğrendiğimiz kendimiz için en yıkıcı silahımız.
Kalenin içindeki casus, truva atı, ikili oynayan sürekli bizi koruduğunu
söyleyerek kandıran en büyük yıkıcı gücümüz.
İnsanoğlu
doğuştan itibaren bir arayış içindedir. Kendini yaratana ulaşma çabasındadır.
Ancak yaratıcının bize ruhundan üflediğinin ve şah damarımızdan daha yakın
olduğundan habersiz hep dışarıda aramaktadır.
Oysa
her şey tamamen içimizdedir. Her şey insanların zihnindedir. Özellikle yıllardır
insanları kontrol etmek isteyen bir takım ve grup ya da kişilerin dikte ettiği
şekilci inanç sistemi içe dönmenin, içindeki gerçek gücün, sevginin gücünün
farkına varılmasının önüne büyük bir set çekmiştir. İnsanlar mağduriyeti,
kurban olmayı, belayı cennetin anahtarı kabul etmeye başlamış ve hayatına daha
fazla sıkıntı ve bela çekmeye başlamıştır.
Yaratıcı
bizim tüm ihtiyaçlarımızı bize vermektedir. Bunu verirken kendi kurduğu sisteme
uygun olarak bu işlemi yapar. Yaratmış olduğu kâinatın kusursuz işleyişi
vardır. Bu kusursuz işleyiş içinde her canlının istekleri karşılanır. Yapılması
gereken tek şey ona odaklanmak. Kâinatın işleyişinin farkında olmak. Bunu
sağlayacak olan şey ise hiçbir canlıda olmayan akıldır.
Yaratıcı
insanoğluna hiçbir canlıda olmayan bir güç vermiştir. Mağduriyete sarılan,
kurban olmayı kabul eden kişi Allahın kendisine vermiş olduğu aklı kullanmıyor
demektir. Akılla mağduriyetin bir arada olması mümkün değil.
Akıl
bir yetidir, doğru düşünme yetisidir, bir başka deyişle kavramlarla düşünme
yetisidir, kavramlardan önermeler ya da yargılar oluşturarak düşünme yetisidir.
Akılda; görmek, işitmek, hissetmek, konuşmak, anlamak, bilgi toplamak, değerlendirmek ve sonuca ulaşmak vardır.
Akılda; görmek, işitmek, hissetmek, konuşmak, anlamak, bilgi toplamak, değerlendirmek ve sonuca ulaşmak vardır.
Mağduriyette,
haksızlığa uğranıldığı düşünüldüğü için suçlamak, güçsüzlük, başka bir kişiden
umut beklemek, gücünün kullanımını başka kişiye verme vardır. Hata vardır, suç
vardır, suçlu vardır, kurban vardır.
Akılda
ise sorumluluğu kabul etme vardır. Çözüm vardır. Olanı olduğu gibi kabul etmek
vardır.
Kurandaki
ayetlerin birçoğu aklını kullanmazlar mı diye hep akla işaret etmiştir.
İnsanların gördükleri, duydukları, hissettikleri ya da içinde oldukları
olayları değerlendirmeleri için akıllarını kullanmaları net olarak
belirtilmiştir.
İnsan olmanın ayrıcalığı olan aklımızı kullanırsak yaşamımızda oldukça büyük fark yaratacağımız kesindir. Eğer aklımızı kullanırsak başımıza gelen şeylerden kendimizin sorumlu olduğunu net olarak farkına varacağız. Kuranda net olarak bu durum belirtilmiştir.
İnsan olmanın ayrıcalığı olan aklımızı kullanırsak yaşamımızda oldukça büyük fark yaratacağımız kesindir. Eğer aklımızı kullanırsak başımıza gelen şeylerden kendimizin sorumlu olduğunu net olarak farkına varacağız. Kuranda net olarak bu durum belirtilmiştir.
"Başınıza
ne musibet geldiyse kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Oysa
birçoğunu da bağışlıyor." (Şura-30)
Başımıza
gelen iyi ya da kötü şeyden biz sorumluyuz. Aslında onu iyi ya da kötü diye
tanımlayanda biziz.
"Hoşunuza
gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde
bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi
sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara, 216)
Yaratıcı
bize istediklerimizi verirken kâinatın işleyişine uygun olarak, farklı
yollardan bize gönderir. Bir şeyleri sebep yapar. Eğer aklımızı kullanırsak
bunların farkına varabiliriz.
Örneğin
yılda dört mevsim vardır. Yaratıcı her mevsimde farklı bitki ve meyvenin
yetişmesini sağlayarak canlıların sürekli olarak hareket halinde olmaya
zorluyor. Kış mevsiminde toprağın üzerini karla kaplayarak zorunlu olarak
toprağın dinlenmesini sağlıyor. Vücudun dinlenmesi için geceyi getiriyor.
Güneşte yaprakları sarartıp kurutarak ağaçların dondurucu kış soğuğundan
korunmalarını sağlıyor.
Aynı
şekilde insanların odaklarında bulunan düşüncelere uygun istediklerini
karşılamak içi onarı bazı durumlara zorluyor. Örneğin, bulunduğu işten memnun
olmadığını sürekli söyleyen işe küfrederek giden bir kişi o işten ayrılmazsa
bir süre sonra zorla ayrılması gereken bir davranışla ayrılmak zorunda kalıyor.
Ya da uzun dönem aynı mod da kalmasına neden olacak davranışlara maruz
oluyorlar.
Kâinatta
iyi kötü kavramı olmadığı için aklını kullanmayan için başına gelen her durum
yakınılacak bir konu haline getirilip çoğaltıldıkça daha şiddetlileri başına
geliyor. Yaratıcı siz ne istiyorsanız onun size gelmesini sağlıyor aslında.
Birçoğumuzun başına gelmiştir. Hayatımızda bir değişiklik olmuştur. O
değişiklik olduğunda çok fazla öfkelenmişizdir. Ama aradan bir süre geçtikten
sonra yaşadığımız olayın bizim hayrımıza bir olay olduğunu görmüşüzdür.
Yakın
zamanda yaşamış olduğum bir olayla ilgili kısa bir paylaşım yapmak istiyorum.
Uzun yıllardır haftada bir gün halı saha maçına giderim. Geçenlerde bir şeyler
oldu ve bunduğum kurumda işi organize eden kişi beni maç kadrosuna dâhil
etmedi. Ondan öncede son birkaç haftadır. Hep oynadığım takım yerine karşı
takımın kadrosuna dâhil edilmiştim. Bu durum bende rahatsızlık hissettirmişti.
Son olay ise işin tuzu biberi oldu. Takıma alınmamıştım. Egom devreye girdi bu
durum benim için kabul edilir gibi değildi. Çalıştığım kurumda makam olarak bir
ağırlığım vardı. O bile takıma alınmam için yeterliydi. İşi organize eden
kişinin makam olarak benden aşağıda bir yerdeydi ve ben onun tarafından kadro
dışı bırakılmıştım. O kişiden intikam almalıydım. Ona akşam maç var mı
dediğimde o kişi bana karşı cevap vermişti. Rahatsız eden konulardan biriside
buydu. Olay zihnimde yavaş yavaş kısır döngü oluşturmaya başlamıştı. Birileri
benim bu öfkemi tetikleyecek konuşmalar yapıyordu. Bende zihnimden nasıl
intikam alacağımı kuruyordum. Bu durum bana rahatsızlık vermeye başlayınca
birden jetonum düştü.
Ve
hemen benim zihnimde boşluk yaratma cümlelerini söylemeye başladım.
“Zihnimde huzur, sakinlik, dinginlik, ayıklık uyum ve güven hakim.”
Bu cümleyi birkaç söyleyince kısır döngü durdu. Ben ne yapıyordum. Basit bir olayı zihnimde büyütüyor. Zihnimi incir çekirdeğini doldurmayacak bir şeyle meşgul ediyordum. Peşinden bu tür durumlardaki ikinci ilacımı devreye soktum. Öfke çalışması. Organizasyonu yapan kişiye karşı öfkemi boşaltma çalışması yapıp onu affetmek istedim. Çalışma sonrasında öfkem bir miktar hafiflemişti ama hala arkada bir sızı vardı beni rahatsız eden. “Beni nasıl çağırmazlar. “
“Zihnimde huzur, sakinlik, dinginlik, ayıklık uyum ve güven hakim.”
Bu cümleyi birkaç söyleyince kısır döngü durdu. Ben ne yapıyordum. Basit bir olayı zihnimde büyütüyor. Zihnimi incir çekirdeğini doldurmayacak bir şeyle meşgul ediyordum. Peşinden bu tür durumlardaki ikinci ilacımı devreye soktum. Öfke çalışması. Organizasyonu yapan kişiye karşı öfkemi boşaltma çalışması yapıp onu affetmek istedim. Çalışma sonrasında öfkem bir miktar hafiflemişti ama hala arkada bir sızı vardı beni rahatsız eden. “Beni nasıl çağırmazlar. “
Tam
o sırada okumuş olduğum kitaptaki bir cümle dikkatimi çekti aslında çok iyi
bildiğim bir konuydu.
“Kendi
gerçekliğinizi kendiniz yaratırsınız.”
KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN
************************************************
KONTROL SENDE kitabımı satın alarak hayatınıza katkıda bulunmak ister misiniz?
KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN
***********************************************
Öfke
çalışmalarından bildiğim bir diğer konu ise eğer karşıdaki kişiyi gerçekten
affedemiyorsanız kesinlikle o olayda kendinizi suçluyorsunuzdur. Olayın bir
yerinde sizin kendinizin kabul etmediği bir bağlantınız vardır. Sorumlu
tuttuğunuz kişiyi affederseniz ibre size dönecektir ve acı gerçekle yüz yüze
gelmek zorunda kalacaksınız demektir. Ego için bu durum kabullenilmez bir şey
olduğu için ısrarla karşı tarafı suçlamak için elinden geleni yapar. Ve karşıyı
suçlamak için birçok bahane bulur.
Farkındalığım
bana görmem gerekeni olduğunu söylüyordu. Bende öyle yaptım, kendime bu olayda
görmem gereken ne diye sordum. Cevap çok çabuk geldi. Son günlerdeki maçlarda
ben kendi performansımı beğenmiyordum. Kendimin iyi oynadığını kabul
edemiyordum. Fiziksel ve yaş olarak 45 üstünde olma durum vardı. Ve bu durum
sakatlık riskini artırıyordu. Ben kendimi maçta kendimin yarı yaşındaki
kişilerle kıyaslıyordum. Bunun üstüne zaman zaman kazanma hırsıda olunca ben
kendi performansımı yeterli bulmadığım için etrafımdaki kişilerde aynı şeyi
görmüşlerdi. Çünkü ben kendimi yeterli bulmayarak hafta içi ikinci maça
gelemeyeceğimi söylemiştim. Fiziksel olarak istediğim hareketleri tam olarak
yapamıyordum. Kendimi yeterli bulmuyordum.
Olay
aslında belliydi. Sonuçta fiziki bir çabaya dayanan futbol oyunu için kendimi
yeterli görmediğim, sakatlanma riski ve bırakma zamanının geldiğini düşündüğüm
için etrafa bu enerjiyi yaymıştım. Sonuçta da etrafta bu enerji yankı bulmuş
beni kadroya dâhil etmemişlerdi.
Olayı
fark edince öfkem kendiliğinden çözüldü. Bu olay sonrasında kadroyu yapan kişi
ile öğle yemeğinde oturup beraber yemek yedik sohbet ettik. Herhangi bir sorun
yoktu. Bu olaydan sonra zaman zaman arada bir egom tetiklese de kendime hemen
şunu söyledim. “Hoop hemşerim. Bırakmayı kendin istedin.” Bu sözü duyan egom en
sonunda yelkenleri suya indirip sakinleşti.
Yaşadığım
olayı aslında adım adım ben çekmiştim. Yaş itibariyle bana uygun olmayan sporu
bırakma niyetim vardı. Bu durum bunun için yaratılmış bir sebepti.
Kendi gerçekliğimi kendim yaratmıştım. Kimse bana bir şey demediği halde kendi performansımı yeterli bulmadığım için en sonunda yetersiz performanstan kadro dışı kalmıştım.
Kendi gerçekliğimi kendim yaratmıştım. Kimse bana bir şey demediği halde kendi performansımı yeterli bulmadığım için en sonunda yetersiz performanstan kadro dışı kalmıştım.
************************************************************************
Mağduriyet üzerine bu yazıyı yazdıktan sonra akşam üzeri bir arkadaşla sohbet ettim. Yorumsuz bir şekilde paylaşmak istiyorum.
*********************************************************
Halis
Şhnr : Nasılsın xxxxx da
durumlar nasıl. Çalışmaya devam ediyor musunuz?
XXXXXXX
: Hayır etmiyorum
Halis Şhnr : ??
XXXXXXX
: Bilsem
Halis Şhnr :
Neyi?
XXXXXXX : Neden çalışmadığı mı? Sıkıcı burası. Sevmedim.
Spora ve resim kursuna giderek vakit geçirmeye
çalışıyorum.
Ve olumlu düşünemiyorum. Bos verdim biraz.
Akışa bıraktım artik ve günlük yaşıyorum
Halis
Şhnr : Xxxx
ten sonra umduğun gibi olmadı sanırım.
XXXXXXX
: Çünkü ben ne zaman mutlu olup neşe sacsam
hemen burnumdan geliyor kötü gecen bir üç yıl geçirdim
Halis
Şhnr : Olumlu düşünce
ancak kendini bir şeylere layık gördüğünde hissedebilirsin
XXXXXXX
: Layık değilim demek ki?
Yoruldum. Kabul ettim.Elimi neye iyi
niyetle atsam ters tepiyor.
Benim hiçbir şey yapmamam gerek sanırım. Koca
bi boşluk
Halis
Şhnr : Bir kaçış var sanki
XXXXXXX
: Su an zihnimde koca bir
boşluk var sadece
Halis
Şhnr : Bıkkınlık
XXXXXXX
: Evet. Küslük. Kırgınlık, kızgınlık,
Öfke,
Şaşkınlık
Umutsuzluk
İnançsızlık
Halis
Şhnr : Kime ?
XXXXXXX
:HERŞEY HERKES.Neyse
boşver. Yalnız
kalmak ve kendimi dinlemek istiyorum
Halis Şhnr :
Zaman zaman benimde boşluğa düştüğüm oldu
XXXXXXX : İnsanlar kötü.
Halis Şhnr : Bunu gerçekten istiyorsan hayatına çekersin.
Muhtemelen su anda yalnızsın.
XXXXXXX :Yalnızlığı seviyorum ben zaten. Evet.
Halis Şhnr :
Kendini dinlemek için bir sürü zamanın var
XXXXXXX : Kafadakilerden uzaklaşmak kolay olmuyor. Dış
dünya kalabalığından kurtulmak kolay değil.
Halis Şhnr :
Bende aynısını yaptım yıllarca hep
yalnız kalmak istediğim. Ve hayatımda hep bunu yaşadım. Gerçekten kimseyle
samimi olamadım. Gerçekten bir
dostum yok. Çünkü ben kimse için bu durumu kabul etmedim.
XXXXXXX
: Yok samimi olmamda sorun
yok. Olabiliyorum ama olunca
da mutlaka dirsek yiyorum. İnsanlara uzak ve yalanlarla ve maskeyle mi yaklaşsam
acaba. Bakıyorum öyle yapanlar
da sorun yok
Halis
Şhnr : Maskeyle yalanla
alakası yok. Sadece senin yalnızlığı istemen.
XXXXXXX
:Ama hep canim yanıyor.Yalnızken
Mutluyum.
İnsanlar daima üzüyor üzerime basarak
yukseliyor.
Ya bilmiyorum ve önemsemiyorum.
Umurumda da değil gün geçiyor onca yıl geçti
kalan omur de geçer
Halis
Şhnr : Gerçekten neden yalnızlığı istediğine bak.
XXXXXXX
:Kırıldım yıpratıldım. Yorgun
ve mutsuzum
Halis
Şhnr : İçinde bir yerlerde
yalnızlığı isterken dış dünyandaki çoğunluk arasında sıkışıp kalmış olabilirsin
XXXXXXX
:Neşelenemiyorum ve rol
yapmak da sıkıcı. Evet, kalabalıkta yalnız im. Yalnızken de kalabalık.
Halis
Şhnr : Sürekli zihinden konuşma
XXXXXXX
:İnsanlara verebileceğim
ne var ki. İnsanlar hep almak istiyor
Evet kendimle konuşuyorum.
Haksızlığa uğradığımı düşünüyorum
Ve kabullendim sanırım
Halis
Şhnr : Belki de senin odağında o olduğu için insanların hep almayı
istediklerini düşünüyorsun.
XXXXXXX
:Benim yaratılış amacım
insanlar şu xxxxxx’na bi dirsek atalımda rahatlayalım diyorlar herhalde. Rahatlıyorlar
Halis
Şhnr : Sen kendini nasıl görüyorsan insanlar sana öyle davranırlar
XXXXXXX
: Kendimi göremiyorum ki?
Sorunumu biliyorum.
Zamanla düzelecek diye umut ediyorum kim
bilir.
Halis
Şhnr : İnsanların
davranışlarından dolayı sana nasıl davranıyorlarsa ne hissediyorsan kendini
görme şeklinde odur.
XXXXXXX
: Ceza veriyorum belki
kendime
Halis
Şhnr : Düşüncelerini düzeltmediğin surece hiç bir şey düzelmez
Sadece acı çekmeye devam edersin
XXXXXXX
:Düşüncelerim düzelir düzelmez
bir darbe alıyorum ne zaman mutlu ve hah tamam desem bir yıkım yaşadım. Ve su
an boşlukta yürüyorum.
Halis Şhnr : Kendine şunu sor ben yalnızlığı
neden istiyorum neden seviyorum. Yalnız olmak bana ne sağlıyor
XXXXXXX
: Özgür oluyorum
Halis
Şhnr : Nasıl bir özgürlük bu
XXXXXXX
: Sinir olmaktansa yalnızlık
zararsız. Ya ortam belli. Dört blok. Seçme şansın yok fazla
Halis
Şhnr : İcinde bulunduğun durumdan gerçekten memnun musun?
XXXXXXX
: Kimle samimi olacaksın
Ya ben ortamı oldum olası sevemedim ki
Soru şu : Benim burada ne işim var?
Halis
Şhnr : Güzel ne işin var?
XXXXXXX
:Kafamdaki ben bu değilim.
Hiç.
Burada olmamalıydım
Kendine kızgınım ben
Halis
Şhnr : Bu şartlar altında iç huzuru bulamazsın. İç huzuru bulamadığın içinde dış huzuru.
XXXXXXX
:Hangi iç huzur. Şimdi anlıyorum
ki bu yaşımda.
Her
şeye benim adıma başkaları karar vermiş ben yokum zaten.
Bir kum tanesi gibi
Dalgalar oradan oraya
Hayat benim mi değil mi
Sadece seyrediyorum benimsemeden
Halis
Şhnr : Kendi gücünü başkasına kendin vermişsindir.
XXXXXXX
:Alıyorlar alırlar. Vakumluyorlar.
Halis
Şhnr : Sen vermezsen inan kimse alamaz
XXXXXXX
: Alıyorlar sen de buna
inan
Halis
Şhnr : Kesinlikle sana katılmıyorum bu konuda
XXXXXXX
:Sen bu kadınları
bilmezsin. Kadına şiddeti yine kadın yapar bence
Halis
Şhnr : Senin istemedikten sonra sen izin vermedikten sonra kimse
alamaz
XXXXXXX
:Doğaya aykırı karşı cins
doğada zarar vermez.
Halis
Şhnr : Beklentilerin nedeniyle sen müsaade etmişsindir
XXXXXXX
: Ne beklentisi ya.Hiç
beklentim olmadı kimseden. Olsaydı belki etkilerdi
Halis
Şhnr : Seni rahatsız edende beklentilerinin karşılanmamasıdır.
XXXXXXX
:Koşulsuz sevgi güven
dostluk verince insanlar bunu çok iyi kullanıyor ve bundan beslenebiliyor bir
vampir gibi, Beklentim samimi dürüst ve gerçek bir dostluk. Riya ve entrikanın
olmadığı
Halis
Şhnr : Bu tür insanları neden hayatına çekiyorsun. Bunu sorguladın mı?
XXXXXXX
: Var canim bende bir şey.
Beni itinayla buluyor.
İki yıl uzak durdum anladım.
Ama iki yılsonunda afiyetle kazık yedim
yine :)))
Benim mimiklerim ele veriyor
Duyguları saklayamıyorum
Kızınca kızıyorum
Halis
Şhnr : Kazık yerim düşüncesinde olduğun sürece her zaman birileri
sana kazık atacaktır. Kendine gerçekten şunu sorabilirsin: Ne istiyorum? Gerçekten ne istiyorum?
XXXXXXX
:Hiç
Halis
Şhnr : Yaşadığım hayatta sürekli beni mağduriyette tutan şey ne?
XXXXXXX
:Cevap gelcek mi sorunca?
Halis
Şhnr : Yukarıdan aşağıya yazdıklarının hepsi mağduriyet
XXXXXXX ::))
Halis Şhnr : İçten sorarsan
gelir
XXXXXXX :Yalnız kal diyor içimden bi ses.
Halis Şhnr : Gerçekten su
anda ne yaşıyorsan onu kendin istediğin için yaşıyorsun
XXXXXXX :Tabi biliyorum. Ben onca çalışmak istemedim. Ondan.
Halis Şhnr : Kendine dürüst
ol. Bir yerde suçlama varsa mağduriyet vardır
XXXXXXX :Tek şeye değer verdim sevgiye.
Ama yok sevgi
yok
Sevgi derken
her türlü
Yani doğa çiçek
böcek
Evren yekun.
Halis Şhnr : Sen sürekli
birilerini suçluyorsun. Aslında geri planda kendine öfken var
XXXXXXX :Tabiî ki kendime kızıyorum. Aptalım ben. Yapmam gereken her şeyin tersini
yapmışım
Halis Şhnr : Kendini
affetmedikçe aynı döngüyü yaşayacaksın.
XXXXXXX : Kendimi nasıl affederim. Hayatimi kendi ellerimle yok etmişim
Halis Şhnr : Neden kendini
suçladığının farkına vararak.
XXXXXXX :Sen de benim kadar suçlansan. İnsanlar tarafından hırpalanmak kolay değil
Halis Şhnr : Geçmişi hala
taşımak sana ne kazandırıyor.
**********************************************************
XXXXXXX : Ben tasımadıııııım. Tasımadııım.
Halis Şhnr : :))))))
Üzgünüm her
şeyi sen taşıdın.
Geleceğe
taşımaya da niyetin var
XXXXXXX :Ben taşımadım. Son üç yıl benim hatam değil. Taşıyan ben değilim. Ben
degiliiiiiim of bari sen yapma
Halis Şhnr : Senin
yaşadıklarını senin onlara vermiş olduğun anlamları senden başka kimse bilemez.
İnan zihninde ne varsa etrafa yaydığında odur
XXXXXXX :Sen de bilemezsin
Halis Şhnr : Tabiki bilemem
XXXXXXX :Kimse bilmez anlamaz sadece suçlarlar. Kimse anlamaya çalışmaz.
**********************************************************
Yazıma mahatma Ghandi'nin sözüyle başladım. Yine onun başka bir sözüyle bitirmek istiyorum.
"Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz nafiledir."
Mahatma Ghandi
"Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz nafiledir."
Mahatma Ghandi
Sevgiyle.
Halis Sahiner
Halis Sahiner
Bu insan değişimi?çünki yazıdan yıllar keçmiş..
YanıtlaSilŞuan hangi durumda?
Sil