BAL YAPMAYAN ARI'DAN BAL YAPAN ARI'YA DÖNÜŞMEK İSTERMİSİNİZ?
Bizim ondan alabileceğimiz kabımızın büyüklüğü kadardır.
Kabımızın büyüklüğünü ise bizim neyi ne kadar alıp kabul etmeye istekli ve gönüllü olmamız belirler.
Gülümseyin. Hayatın anlamı keyif almak ve gülümsemektir.
BAL YAPMAYAN ARI'DAN BAL YAPAN ARI'YA DÖNÜŞMEK İSTERMİSİNİZ?
Evrendeki her şey enerjiden oluşur.
Yaşam içerisindeki her şey enerjinin farklı formlarıdır. Farklı formları
yaratan şey onları meydan getiren şeylersin farklı frekanslarda titreşmesidir. Yani
her şeyin titreştiği bir frekans vardır. Aynı frekansta titreşen enerjiler
birbirlerini çeker.
İnsan bedeninde enerjinin bir formu
olan maddeden oluştuğu için bedenimizin de bir titreşim frekansı vardır. Diğer
nesne ve canlılardan farklı olarak bedenimizin titreşim frekansını
değiştirebilen varlıklarız. Bu değişimi düşüncelerimizle yapıyoruz.
Düşüncelerimizle bedenimizin titreşim frekansını değiştirebiliyoruz. Düşüncelerimiz
bedenimizde his olarak ortaya çıkar. Bu hisse yüklediğimiz anlam ise titreşimin
frekansını belirler.
Bu olma halidir. Düşündüğünüz şeyin enerjisi ile uyumlu olmadır. Onun frekansında olmaktır.
O nedenle bir şeyi elde etmenin ilk
adımı o şey olmaktır. O şey olmaktaki kasıt onun enerjisini bedenimiz için
bilindik hale getirerek onun enerjisi ile aynı frekansta titremektir.
Aynı frekansa sahip insanlar aynı katta yaşayan komşulara benzer. En sık birbirlerini görürüler, en çok birbirlerini duyarlar.
Bu bir VAROLUŞ
seçimidir.
Var oluş seçimi kişinin, kim olduğu, ne olduğu, neyi yapıp
neyi yapamayacağı, neye sahip olup neye sahip olamayacağı, neyi hak edip neyi
hak etmeyeceği ve neye layık olduğu neye layık olmadığı kararlarının sonucunda
oluşturmuş olduğu olma halidir.
Kim olmayı ve ne olmayı seçtiğidir.
Yaşamınızı değiştirmek istiyorsanız önce VAROLUŞ seçiminiz değiştirmeniz gerekiyor.
VAROLUŞ seçiminiz için ise kendinizle ilgili inandıklarınızı değiştirmeniz gerekiyor.
İşin en zor kı
Bolluk ve bereket bir bilinç durumudur.
Yaşamınızda her şey istediğiniz gibi mi gidiyor?
Yaşam sizin için kolaylıkla işliyor mu?
Kendinizin şansız olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Sürekli hastalıklarla mı uğraşıyorsunuz?
Sürekli borç içerisinde misiniz?
Sürekli bir mücadele içerisinde misiniz?
Bu durumlar için sürekli çözüm mü arıyorsunuz?
Geçenlerde bir arkadaş ile sohbet ediyordum. Hayatında rahatsız olduğu bazı durumlar vardı.
“Ne yapmak, ne olmak istiyorsun?” diye sordum.
“Bir kafe işletmeni olmak istiyorum.” dedi. “Ben tatlı yapmayı çok seviyorum. Çok güzel tatlı yapıyorum. ...... şehrinin en ünlü kafesinin sahibi olmak istiyorum.” dedi
Ona şunu sordum; “ İstediğin kafeyi yarattın. … şehrinin en ünlü kafesinin sahibisin ne olmasını bekliyorsun? Bu durumun, şu anda hayatında olmadığını veya eksik olduğunu düşündüğün neyi sana vermesini bekliyorsun? Sana kendini nasıl hissettirmesini bekliyorsun?” diye sordum.
“Daha mutlu olacağım.” diye cevapladı. Ben de ona şunu söyledim, “Daha mutlu olmak ulaşılması aşırı çaba gerektiren bir hedef değildir. Mutlu olmak bir seçimdir. Daha mutlu olmakta bir seçimdir. Sen seçim yapmak yerine o şeyin seni daha mutlu edeceği varsayımı ile bir sonuçlandırma ve katılaştırma yapıyorsun. Gelecekle ilgili bir beklenti oluşturuyorsun. Bu çok akıllıca değil.”
Kendimiz olmanın ilk adımı ebeveynlerimizle
ilgili çocukluğumuza ait bizi sınırlayan konuların çözümlemektir. Tarih
tekerrürden ibaret olduğu gibi yaşamda çocukluğumuzun tekrarı olarak ortaya
çıkar.
Bu nedenle yaşamımızda yolunda
gitmeyen sürekli tekrarlayan bir şey varsa mutlaka orada çocukluğumuzdan
getirdiğimiz bir şey vardır. Çoğunlukla da çocukluğumuzda ebeveynlerimizle çözümleyemediğimiz
konulardır.
O durumdan kurtulmak için ilk adım neleri
tekrar ettiğimizin ve ne getirdiğimizin tespitidir. Çoğunlukla da bunlar
ebeveynlerimizin bizim ve yaşamın nasıl olması ve nasıl yaşanması ile ilgili
bakış açılarının yansımalarıdır.
Yaşamımızda en çok sorun yaratan şeyler bizim o bakış açılarına uyup uymadığımızın yorumlanması ve değerlendirilmesidir.
"Soru güçlendirir, cevap güçsüzleştirir."
Gary Douglass